Niçin Uzaylıları Aramamalıyız - Karanlık Orman Teorisi | Kurzgesagt

🎁Amazon Prime 📖Kindle Unlimited 🎧Audible Plus 🎵Amazon Music Unlimited 🌿iHerb 💰Binance

Video

Transkript

Evren akıl almaz derecede büyüktür…

…ve içindeki milyarlarca gezegenle birlikte yaşam olasılığıyla dolu gibi görünmektedir.

Eğer gelişmiş bir uygarlık, ışık hızının sadece %0.1’inde yıldızlararası seyahat edecek teknolojiye sahip olsaydı…

…yaklaşık 100 milyon yıl içinde galaksimizi kolonileştirebilirdi.

Ki bu, Samanyolu’nun milyarlarca yıldır var olduğu göz önüne alındığında o kadar da uzun bir süre değildir.

Dolayısıyla uzay yolculuğu yapan uygarlıklar Galaksi’ye çok hızlı bir şekilde yayılabilmelidir.

Fakat ne bir şey görüyor ne de bir şey duyuyoruz.

Evren ıssız ve başkalarından yoksun görünüyor.

İşte bu, öbür videolarımızda detaylıca ele aldığımız Fermi Paradoksu’dur.

Issız görünen evrenle karşılaşan insanoğlu bir ikileme düşmekte.

Çok fena bir şekilde Samanyolu’nda yalnız olup olmadığımızı öğrenmeyi istiyoruz.

Haykırıp varlığımızı belli etmeyi istiyoruz.

Fakat bu, yapacağımız son şey olabilir.

Çünkü belki de evren ıssız değildir.

Belki de birbirlerinden saklanan başka uygarlıklarla doludur.

Belki de geçmişte dikkatleri üzerine çekmiş uygarlıklar…

…görünmez oklar tarafından yok edilmiştir.

İşte bu, Fermi Paradoksu’nun “Karanlık Orman” çözümüdür.

ᴛüʀᴋçᴇ çᴇᴠiʀi: {yigithan.kilinc

ʏᴀşᴀᴍıɴ işʟᴇᴍᴇ ʙiçiᴍi

Avcı gizlendiği yerde uyanıyor…

…ve yerinden kalkmadan evvel çalılıklardan gelen kuşkulu sesleri dikkatlice dinliyor.

Hiçbir şey olmadan bir gece daha geçti.

Orman karanlık ve sisli.

Yalnızlığını sonlandırma amacıyla başkalarına seslenmeyi düşünüyor…

…ama son anda kendisini tutuyor.

Ya başkaları da onun gibiyse?

Tüm canlılar hayatta kalmayı, kaynaklarını güvenceye almayı ve çoğalmayı amaçlar.

Önlerindeki en büyük engel ise aynı amaca sahip olan diğer canlılardır.

Türler arası rekabet, avantajlı özelliklere sahip olan canlıların hayatta kalmasını sağlamıştır.

Atalarımız hünerli, rekabetçi, yayılmacı ve kaynaklar için açgözlüydü…

…ve bu da, gezegenimiz için olan çekişmeyi kazanmalarını sağladı.

Günümüzde, diğer hayvanların pek çoğu öylesine insafımıza kalmış durumda ki…

…yaptıklarımızın kasıtsız bir sonucu olarak her gün takriben bir düzine türü yok etmekteyiz.

Fakat insanlar bireylerden fazlasıdır.

Bizden, yine birbirleriyle rekabet eden kültürler ortaya çıkmıştır.

Rekabetçi ve yayılmacı kültürler daha hızlı ve fazla yere yayılmış…

…ve başka kültürlerle birleşmiş, onları boyunduruk altına almış veya yok etmiştir.

Tarihe bir göz attığımızda tehlikeli varlıklar olduğumuz netlik kazanır.

Yalnızca diğer türler için değil, kendimiz için de.

İnsan doğamız bizi gezegenimizin her köşesini ele geçirmeye yönlendirdi…

…ve yakında, hem çevremizi genişletmek hem de daha fazla kaynağa erişim sağlamak için uzaya yöneleceğiz.

İşte o vakit, bizimle aynı şeyi yapmaya çalışan başka varlıklara rastlayabiliriz.

Yaşam rekabetinin uzak gezegenlerde de gerçekleşiyor olması epey muhtemeldir.

Dolayısıyla gezegenine egemen olmuş dünya dışı bir uygarlığın…

…bazı yönlerden bize benzeyeceğini varsaymak oldukça makuldur.

Fakat bizim gibilerse eğer…

…onlar da tehlikeli olabilirler.

çıᴋᴀʀıᴍ

Avcı, karanlık ormanda bir başına gizlice ilerlerken…

…ormanda aynı onun gibi başka avcıların da olabileceğini biliyor.

Saldırgan olup olmadıklarını bilmesinin hiçbir yolu yok.

Avcı, kendi canını kurtarmak adına birilerini öldürebileceğini biliyor.

Bu yüzden diğerlerinin de öyle yapacağını varsayması gerekiyor.

Ayrıca biliyor ki, başka bir avcıyla karşılaşırsa…

…ilk vuran hayatta kalacak.

Ama bu demek değil ki çatışmalar kaçınılmaz.

Şimdiye kadar, çağdaş dünyanın ilerlemesi bizleri daha barışçıl yapmış görünüyor…

…daha savaşçıl değil.

Belki de bu, başka uygarlıklar için de geçerlidir.

Gelişme, bir zaman sonra daha az savaş anlamına geliyordur.

Farklı dünya dışı uygarlıklar da iyi huylu ve barışçıldan kötü niyetli ve militaristlere farklılık gösteriyor olmalıdır.

Karşı karşıya olduğumuz varoluşsal problem şu ki, uzayda başkalarıyla karşılaştığımızda…

…kimin barışçıl kimin saldırgan olduğunu ve asıl niyetlerinin ne olduğunu anlamamız imkânsızdır.

Aynı şekilde, barışçıl olduğumuzu belirtsek bile onlar niyetimizi anlamayabilir veya bize güvenmeyebilir.

Üstüne üstlük…

…başka bir uygarlık keşfetseydik ve onlar da bizi keşfetseydi…

…aramızdaki ışık yılları mesafe iletişimin senelerce gecikmesi anlamına gelirdi.

Her iki taraf da belirsizlik durumunda olur…

…ve en akıllıca eylemin saldırmak olup olmadığını düşünürdü.

Çünkü başka bir ciddi sorun daha var: Teknolojik gelişme ve ilk saldırı avantajı.

Teknolojinin bir sınırı var mı bilmiyoruz…

…fakat teknolojik ilerlemenin savaşta ne kadar önemli olduğunu biliyoruz.

Birkaç yüz veya bin yıl…

…belirsiz sonuçları olan bir çatışmayı…

…tek taraflı bir katliama çevirebilir.

Sezar’ın lejyonlarının, topları ve tüfekleri bulunan Napolyon’un ordusu karşısında hiç şansı olmazdı.

Bu ordu da, I. Dünya Savaşı’ndaki topçular tarafından yok edilirdi.

Ki o topçuların da, günümüzdeki dronlar ve güdümlü füzeler karşısında hiç şansı olmazdı.

Yani uygarlıkların güç düzeyleri büyük ölçüde farklılık gösterebilir…

…ve göstermese bile…

…başka bir uygarlığı tespit etmemiz ile “merhaba” dememiz arasındaki sürede…

…teknoloji ağacında korkunç derecede geri kalmış olabiliriz.

Bu zaten yeterince kötüdür…

…fakat yıldızlararası çatışmanın doğası bunu daha da kötü yapar.

Düşmanınız ışık yılları uzaklıkta bulunuyorsa…

…bir işgal donanması yollamak o kadar uzun sürer ki…

…vardığında artık işe yaramaz hâle gelebilir.

Dolayısıyla uygarlıklar arası savaş sadece…

…kendinize yönelik varoluşsal bir tehdidi ortadan kaldırmak için diğer uygarlığı yok etmek olabilir.

Başkaları sizden öyle korkuyor olabilir ki…

…buldukları ilk fırsatta size saldırabilirler.

Bu ortamda galibiyeti garantilemenin tek yolu öyle büyük bir güç ve süratle saldırmaktır ki…

…hedefin kurtulma, karşı saldırıya geçme ya da sonradan öç almak için kaçma şansı olmasın.

Risk olabildiğince yüksektir ve hataya kesinlikle yer yoktur.

Uygarlıkların çoğunun gezegenlerde yaşadığını farz edersek, bu onları epey korunmasız kılar.

Tek yapmanız gereken, gezegeni yaşanılmaz hâle getirmek için ona büyük bir şey atmaktır.

Dolayısıyla nihai gezegen yok edici silah büyük ihtimal “Bağıl Katliam Aracı” gibi bir şey olurdu.

Yani ışık hızına yakın hızlarda gezegenlere fırlatılan füzeler.

Örnek vermek gerekirse, ışık hızının %95’i hızla ilerleyen insan boyutunda bir füze…

…dünyadaki tüm nükleer bombaların toplamı kadar enerjiye sahiptir.

Yok etmek istediğiniz bir uygarlığa bunlardan çok sayıda fırlatırsanız…

…biri bile isabet etse başarı kesin olurdu.

Bu o kadar absürt bir düşünce de değil.

Kardaşev Ölçeği’nde azıcık üstümüzde olan bir uygarlık…

…yaşam barındırdığını düşündüğü gezegenlere birçok kez saldırabilecek enerjiye sahip olurdu.

Bu silahları korkunç kılan şey ise…

…aşırı derecede ilk saldırıya bağlı olmalarıdır.

Aşırı hızlı olacaklarından…

…bir kez fırlatıldılar mı etkili bir şekilde onlara karşı kendinizi korumanız imkânsız olabilir.

Uygarlıklar arası çatışmalar uzun süren meseleler değil de…

…önce saldırıya geçenin galip geldiği kısa “kazanan her şeyi alır” durumları olabilir.

Bu her uygarlığı, diğer uygarlıklar için varoluşsal bir tehdit hâline getirir.

Her uygarlık, öbür uygarlıklar için varoluşsal bir tehditse de eğer…

…evrende yalnızca iki çeşit uygarlık olabilir:

Sessiz olanlar ve ölmüş olanlar.

Öyleyse ne yapmalıyız peki?

Endişelenmeli miyiz?

İnsanoğlunun başka varlıklar tarafından farkedilmiş olması pek de olası değildir.

Son 100 yılda yaymış olduğumuz radyo sinyalleri oldukça az mesafe yol kat etti…

…ve çoktan anlaşılmaz parazitlere dönüştü.

Şu anki teknolojik evremizde, eğer etkin bir şekilde fark edilmeye çalışmazsak…

…ve kimse bizim bir hayli sıradan güneş sistemimize bakmazsa…

…saklı kalmaya devam edeceğiz.

Fakat günün birinde ciddi anlamda uzay maceralarına atılacağız…

…ve bunun gibi soruları tekrardan göz önüne getirmemiz gerekecek.

Başkaları var mı yoksa ormanda yalnız başımıza mı ilerliyoruz bilmiyoruz.

Fakat bunu kesin anlamda bilmemizin bir yolu da yok.

Şimdilik yapabileceğimiz en iyi şey dikkatle dinlemek gibi görünüyor.

Ve başkalarının açığa çıkıp kendilerini görünür hâle getirdiğini görsek bile…

…hemencecik karşılık vermeyip onları dikkatle çalılıkların içinden izlemeliyiz.

Belki de yaşamın dehşet verici rekabeti bağlamında evrilmiş ilkel beynimizin…

…yağmacı uzaylıların her bir yanımızda olduğu endişesini aklımıza getirmesine izin vererek…

…her şeyi tamamen yanlış düşünüyoruz.

Belki de evrene bu şekilde bakıyor olmamız…

…bir tür olarak daha gelişmediğimizin işaretidir.

Hazır olduğumuzda bizden haber bekleyecek dost canlısı misafirperver dünya dışı uygarlıklar olabilir.

Şimdilik iyi haber şu ki, yapmamız gereken pek de bir şey bulunmuyor.

Galaksi’ye yolladığımız sinyaller konusunda dikkatli olmamız…

…gökyüzünü izlememiz ve galaksimiz, yani ormanımız hakkında daha çok şey öğrenmemiz gerekiyor sadece.

Çünkü ormanımız tehlikelerle veya dostlarla dolu olsun ya da olmasın…

…bunu sadece dikkatli gözlemlerle öğrenebiliriz.

O yüzden en iyisi bunu yapalım.

Sonunda avcı açık bir alana ulaşıp rahat bir yer buluyor.

Güneş yavaşça sisi temizliyor.

Düşüncelere dalmış bir hâlde bitkileri incelerken bir anda…

…kendisi gibi korkudan donakalmış başka bir avcı ile göz göze geliyor.

Olabilecek bütün senaryoları aklından geçirmeye başlıyor.

Avcı derin bir nefes alıyor…

…ve bir karar veriyor.

Belki de karanlık ormandan kurtulabilmenin tek yolu…

…açıklık alana beraberce çıkmaktır.

Ve bu umutlu resimle birlikte İnsanlık Çağı’nın 12,021 yılına elveda diyoruz.

En hafif deyimiyle çılgınca bir yıldı, yine de 12,020’den daha iyiydi ama.

Kurzgesagt şimdiye kadarki en başarılı ayını geçirdi ve bir kitap yayımladı.

Bir sürü yeni yöntem denedik ve Blender ile Cinema4D kullanmayı öğrenip videolarımızın içine gitgide daha fazla 3D gizledik.

Gelecek yıl için bir sürü fikrimiz ve sizinle paylaşmaya sabırsızlandığımız büyük planlarımız var, ve bunların hepsi de sizin doğrudan desteğiniz sayesinde mümkün olmakta.

Çok teşekkür ederiz!

Kurzgesagt’ın devam edebilmesinin sebebi sizlersiniz.

[Reklam]

Umarız ki 12,022 yılı sizin için geçenki iki yıldan daha eğlenceli ve daha az heyecan verici olur.

İzlediğiniz için teşekkürler.