Uzaylı Yaşamı Neden Sonumuz Olabilir - Büyük Filtre (Süzgeç) | Kurzgesagt

🎁Amazon Prime 📖Kindle Unlimited 🎧Audible Plus 🎵Amazon Music Unlimited 🌿iHerb 💰Binance

Video

Transkript

NASA’nın, şu anda uzaylıları bulduklarını açıkladığını bir düşünün.

Mars’ta bakteriler…

…Europa’nın okyanuslarında tuhaf dünya dışı balıklar…

…ve Titan’da antik uzaylı kalıntıları gibi.

Müthiş olmaz mıydı?

Hayır, olmazdı.

Bu çok kötü, hatta kahredici bir gelişme olurdu.

Bu demek olurdu ki, insanlığın sonu kesin…

…ve çok yakında da kapımızı çalabilir.

Niye ama?

Niye insanoğlunun en heyecan verici keşfi…

…kötü olurdu?

ᴛüʀᴋçᴇ ᴀʟᴛʏᴀᴢı: {yigithan.kilinc

Ortaya çıkışından günümüze kadar yaşamın gelişimini bir merdiven olarak düşünelim.

İlk basamak kendini kopyalayan, kararlı ve esnek…

…aynı zamanda da değişebilen ve evrilebilen kalıplar hâlinde kendini bir araya getirmesi gereken hayatsız kimyadır.

İkinci basamak ilk canlılarımızın daha kompleks hâle gelmeleri…

…daha karmaşık yapılar inşa edebilmeleri…

…ve mevcut olan enerjiyi çok daha verimli kullanabilmeleridir.

Sonraki basamakta bu hücreler çok hücreli olmak için birleşir.

Böylece aşırı derecede çeşitlilik ve fazladan komplekslik sağlanır.

Üstteki basamakta da türlerin beyinleri evrim ile büyür…

…böylece canlılar araç gereçleri kullanabilir…

…kültür ve ortak yaşantı oluşturabilir…

…bunların sonucunda da komplekslik daha da gelişir.

Böylece türler, gezegenlerinin baskın yaşam formları olup…

…onu ihtiyaçlarına göre değiştirebilirler.

Gezegenlerini çekingen bir şekilde ilk terk etme girişimleri gerçekleşmekte.

İşte bizler şu anda tam bu noktada bulunmaktayız.

Bildiğimiz kadarıyla, olabildiğince çok yere yayılma çabası yaşamın doğasında var zaten.

Gezegenlerin sınırlı ömürleri ve yük kapasiteleri olduğundan da…

…türler yaşamlarını sürdürmeye devam etmek istiyorlarsa…

…yayılacak daha fazla yer arayışına gireceklerdir.

Dolayısıyla, şu üstteki basamaklar mantıklı görünmekte:

Kendi yıldız sistemini kolonileştir…

…ardından başka yıldızlara ulaşmak için yayıl…

…böylelikle olası en son basamağa ulaş:

“Galaktik Uygarlık Hâline Gelme”

Bu, nerelerde yaşıyor olurlarsa olsunlar, muhtemelen uygarlıklar için evrensel bir prensiptir.

Eğer ki türler, gezegenlerinin hâkimiyetini elde etmeyi arzulayacak kadar hırslı ve rekabetçiyseler…

…muhtemelen isteklerini elde ettiklerinde durmayacaklardır.

Biliyoruz ki Samanyolu’nda 500 milyar kadar gezegen bulunmakta.

Ve bunların da en az 10 milyarı Dünya benzeridir.

Bu gezegenlerin çoğu, Dünya’dan milyarlarca yıl evvel oluşmuşlardır.

Fakat hiçbir galaktik uygarlık gözlemleyebilmiş değiliz daha.

Bir şeyler görüyor olmamız gerekiyor…

…ama hiçbir şey bulamıyoruz nedense.

Uzay sanki bomboş ve hayatsız.

Bu demek oluyor ki…

…canlıların, şu anda bizim olduğumuz basamağın üzerine çıkmalarını engelleyen bir şey var.

Galaktik bir uygarlık hâline gelmeyi aşırı zor…

…hatta imkânsız yapan bir şey.

Bu şey “Büyük Filtre” işte.

Onunla karşılaşan nerdeyse her türü yok eden, başa çıkması aşırı güç olan bir zorluk yahut tehlike.

İki senaryo bulunmakta:

Birisine göre, bizler inanılmaz derecede özel ve şanslıyız…

…öbürüne göreyse, sonumuz gelmek üzere…

…ve hatta şu anda çoktan ölü sayılırız.

Bu senaryolar filtrenin merdivenimizde nerede bulunduğuna bağlı:

Yani arkamızda mı yoksa önümüzde mi bulunduğuna.

İlk senaryo:

Filtre arkamızda bulunmakta.

Onu ilk geçen biziz.

Filtre arkamızdaysa eğer…

…o zaman geçtiğimiz basamaklardan birisi geçmesi neredeyse imkansız bir şey olmalı.

Acaba hangi basamak bu?

Yaşamın kendisi mi aşırı nadir yoksa?

Hayatın, yaşamayan şeylerden oluşmasının…

…ne kadar olası olduğuna dair tahminlerde bulunmak zordur.

Ortak bir karar bulunmamakta.

Bazı bilim insanları, yaşamın uygun şartların olduğu her yerde geliştiğini…

…bazılarıysa Dünya’nın, içinde yaşam barındıran evrendeki yegane yer olabileceğini düşünmekte.

Başka bir adaysa, kompleks hayvan hücrelerinin oluştuğu basamaktır.

Bu basamakta çok özel bir şey gerçekleşmiş olmalı.

Ve bildiğimiz kadarıyla, bu olay tam olarak bir kez gerçekleşmiş olmalı.

İlkel bir avcı hücre, başka bir hücreyi yuttu.

Fakat onu yemek yerine iki hücre birlik oluşturdu.

Büyük olan hücre barınak sağladı…

…çevre ile etkileşime girme ve kaynak sağlama işine odaklandı…

…küçük olan hücre de yeni evini ve bedava eşyalarını…

…ev sahibine ekstradan enerji sağlamaya odaklanmak için kullandı.

Enerji bolluğu sayesinde ev sahibi hücre eskisinden daha da fazla büyüyebildi…

…ve kendini geliştirmek için yeni ve masraflı şeyler oluşturabildi.

Konuk ise hücrenin güç merkezine dönüştü.

Bu hücreler, dünyadaki tüm hayvanları oluşturur.

Belki de Samanyolu’nda bakteriyle dolu milyarlarca gezegen bulunmaktadır…

…ancak bunların biz hariç biri bile…

…bizim sahip olduğumuz kompleksliğe ulaşabilmiş değildir.

Ya da zeka seviyesine.

Biz insanlar, bulmacalarımız ve romantik romanlarımızla…

…kendimizi zeki ve çokbilmiş hissetmekteyiz.

Ancak büyük bir beyin, evvela aşırı pahalı bir evrimsel yatırımdır.

Aşırı hassastır…

…bir ayı ile yumruk yumruğa dövüşte pek yardımı dokunmaz…

…muazzam miktarda enerjiye mâl olur.

Ayrıca insanlarda bulunmasına rağmen…

…modern insanların, ucu keskin sopalardan uygarlığa geçmeleri 200 bin sene sürmüştür.

Zeki olmak, her şeyi otomatikman kazanacaksınız demek değildir.

Belki de zeka, o kadar da iyi bir şey değildir…

…ve bizim işimize yaradığı için de aşırı şanslıyızdır.

İkinci senaryo:

Filtre önümüzde bulunmakta.

Onu geçenlerin de pek çoğu çoktan yok oldu bile.

Önümüzdeki bir Büyük Filtre…

…şu ana kadar karşılaştığımız her şeyden kat be kat daha tehlikelidir.

Büyük bir felaket, çoğumuzu öldürse, hatta bizi binlerce yıl geriye atsa bile…

…kurtulur ve kendimize gelebiliriz.

Ve eğer kendimize gelebiliyorsak…

…hatta bu milyarlarca yıl sürecek olsa bile…

…öyleyse bu şey bir Büyük Filtre değildir.

Eninde sonunda gerçekleşecek olan galaktik uygarlık olmamızın önündeki bir engeldir sadece.

Evrensel zaman ölçeklerinde. milyonlarca yıl bile hiçbir şey değildir.

Önümüzde sahiden de bir Büyük Filtre varsa…

…o kadar tehlikeli, o kadar yıkıcı ve güçlü olmalı ki…

…galaksimizdeki tüm gelişmiş uygarlıkların tamamını olmasa bile büyük çoğunluğunu…

…milyarlarca yıl içerisinde yok etmiş olmalı.

Korkutucu ve iç karartıcı bir hipoteze göre…

…türler, gezegenlerinin hâkimiyetini ele geçirdiginde…

…çoktan kendilerini yok etme yoluna girmişlerdir bile.

Teknoloji bunu başarmanın iyi bir yoludur.

O kadar bariz olmalı ki neredeyse herkes onu keşfedebilmeli.

Ve o denli tehlikeli olmalı ki…

…keşfi, neredeyse evrensel bir varoluşsal felaket getirmeli.

Misal büyük ölçekli bir nükleer savaş…

…kontrolden çıkan nanoteknoloji…

…genetik mühendislik sonucu oluşan kusursuz süper bakteriler…

…ya da atmosferin tümünü tutuşturan bir deney.

Yahut, kazara veya kasten yaratıcılarını yok eden süper zeki yapay zeka da olabilir.

Ya da, şu anda yaklaşıyor olduklarını dahi anlayamadığımız şeyler.

Ya da daha basiti:

Hırslarına yenik düşüp gezegenlerininin hâkimiyetini sağlamayı arzu eden türler…

…kaynaklar için birbirleriyle savaşırlarken ister istemez dünyalarını yok ediyorlardır.

Belki de her ekosistemde…

…bir kez kontrolden çıktı mı bir daha düzeltilemeyen zincirleme tepkimeler gerçekleşiyordur.

Böylece de, uygarlıklar atmosferlerinin bileşimlerini değiştirebilecek kadar kuvvetli hâle geldiklerinde…

…dünyalarını her seferinde yaşanılmaz hâle getiriyorlardır.

Umalım ki böyle bir şey olmasın.

Şayet filtre önümüzdeyse aşırı talihsiziz demektir.

Ne umabiliriz?

İşte bu yüzden Dünya dışı yaşam bulmamız çok kötü olurdu.

Evrende yaşam ne kadar yaygın, gelişmiş ve kompleks ise…

…filtrenin önümüzde olması da o kadar muhtemeldir.

Bakteri bulmak kötü olurdu…

…ufak hayvanlar daha da fena olurdu…

…zeki yaşam formları bulmak ise korku verici olurdu.

Antik uzaylı uygarlıklarının kalıntılarını bulmak ise…

…en kötüsü olurdu.

Şu anda bizim için en iyi senaryo…

…Mars’ın steril olması…

…Europa’nın okyanuslarının yaşam barındırmaması…

…ve Samanyolu’nun engin kollarında…

…yalnızca hayatsız kıtaların arasını dolduran boş okyanuslar…

…keşfedilmeyi ve hayatla doldurulmayı bekleyen milyarlarca boş gezegenin olmasıdır.

Nihayet varmamızı bekleyen…

…milyarlarca yeni yuva olmasıdır.

[Sponsor]