Dünyanın En Tehlikeli Tuzağı! | MrBeast

🎁Amazon Prime 📖Kindle Unlimited 🎧Audible Plus 🎵Amazon Music Unlimited 🌿iHerb 💰Binance

Video

Transkript

Devasa ve ölümcül bir tuzak kurdum. Ama bu kurduğumuz tuzaklardan yalnızca biri.

Yarışmacımız kurtulduğu her bir tuzak için yüz bin dolar kazanacak.

Ama birinden bile kurtulamazsa her şeyi kaybedecek.

İlk tuzak gayet basit.

Duvarlar üstüne kapanmadan

bu kafesten kurtulup tavana ulaşması gerek.

  • Mack, hazır mısın?

  • Evet.

  • Emin misin?

  • Evet dedim.

Biraz kabalık ettin. Ama neyse.

Buradan nasıl kurtulacağım ki?

Mack, ipucu ister misin?

Evet.

Tavan.

Hey Mack, yüz milyon dolar söz konusu, unutma.

Aman Tanrım.

Kazıklar çok yaklaştı.

Sandalye kırmak ne işe yarayacak?

Mack, haydi.

Deniyorum, Jimmy. Kapa çeneni.

Duvar kapanmak üzere. Mack, acele et.

Mack, haydi.

Çabuk.

Oh. Haydi ama, haydi, haydi.

İşte yüz bin dolar kazandın.

Evet!

  • Ama… Dur, dur, dur…
  • Evet!

Ama… Senin için bir bir tuzak daha hazırladım.

Ve yüz bin doları risk edersen, iki yüz bin kazanabilirsin.

Biraz düşün.

Ama evet demezsen video da çekemem.

Yapacağım.

Haydi, gidelim. Mack kendine güveniyor olabilir ama

bir milyon doları kazanmak istiyorsa üstesinden gelmesi gereken

dokuz tuzak daha var. Ama önce,

iki yüz bini kazanabilecek mi görelim.

İşte karşında ikinci tuzak.

Kapıyı kapatın.

İyi ki altında kalmadık.

Bu çantaların içinde iki yüz bin dolar nakit var.

Kazanmak için yapman gereken

tek şey kırmızı butona basıp bu kapıdan çıkmak.

Kırmızı butona bastığımda ne olacak?

Bas da gör işte.

Eşlik etmek ister misin?

Hayır, hayır. Ben burada kalayım.

  • Neden? Benimle gel.
  • Git butona bas.

Hatırlatayım,

iki yüz bin dolar söz konusu.

Bu butona bastığımda ne olacak bilmiyorum.

Bas gitsin işte.

Dramatik ışıklar..

Sanırım tuzağın ne olduğunu görüyorsun.

Eğer lazere değersen, kapı hemen kapanacak.

Ne kadar zamanım var?

Sadece lazere değme limitin var. Tek bir lazer.

Dostum, ilk lazere değdiğini düşünsenize.

Oh, kısa boylulara göre değil bu, dostum.

Aman Tanrım.

Yerde sürüneceğini düşünmüştüm.

O yüzden işte tam

önünde lazerler mevcut.

Dürüst olayım,

  • nasıl geçeceğimi bilmiyorum.
  • Oh, çılgınca bu.

Aman Tanrım.

Oh, etrafın lazerlerle kaplı.

Mack, bence kıpırdama.

Jimmy, eğer bir lazere değersem,

kapı kapanana kadar kaç saniyem var?

Bir saniyeden bile az.

Sola bir adım at.

Önümden çekil.

  • Tamam
  • Teşekkür ederim.

Üç, iki, bir.

Aman Tanrım,

sen resmen…

Nutkum tutuldu.

Oh, evet!

  • Evet! İşte bu!
  • Dur, kutlamanın sırası değil.

İki yüz bin doları alıp gidiyor musun yoksa üç yüz bini göze alıyor musun?

Sanırım bir sonrakini de yapacağım.

Haydi o zaman.

Maalesef, Mack’in yüzleşmesi gereken tuzaklar

gittikçe zorlaşıyor, özellikle de sıradaki tuzak.

Mack, içeri gel.

İşte karşında üç numaralı tuzak.

Dostum, ne kadar güzel baksana.

Bunu tasarlamamız bile altmış gün sürdü.

İşte kazandığın iki yüz bin dolar burada.

Tek yapman gereken

bu yüz bin doları da alıp

önündeki yolu takip edip buradaki kapıdan geçmek.

Peki çantayı tuttuğumda ne olacak?

  • Etrafına bak.
  • Tam tepende duruyor.

Ah, tamam.

Durumu anlamaya başladım.

Gerçi çok barizdi ama…

Ben çantayı alır almaz

o iri kaya yuvarlanmaya başlayacak.

Ve o iri kayaya yakalanırsan üç yüz bin dolarımı geri alıyorum.

Oh, dostum.

Şu tarafa doğru geçeyim ki o kaya beni de ezmesin.

I want you to count me down for three.

Üçten geri saymanı istiyorum. Üç, iki, bir.

Başla.

Aman Tanrım, çarpmak üzere.

Koş, koş, koş.

Koşman gerek. Koş, koş

Oh, Tanrım!

Geri Git!

Yalan yok,

sandığımdan çok daha hızlıymışsın.

Aman Tanrım.

O kaya tam arkasındaydı.

Dördüncüye de var mısın?

Bilemiyorum, Jim.

Bence iyiye gidiyorsun.

O şey beni ezseydi, ne olurdu? Ölür müydüm?

Şey, Nolan’ı ezdiğinde ne olduğunu kendin gör.

Çok acıdı.

  • Üzgünüm. Benim biraz…
  • Yeah, of course.

Tabii, elbette. Önemli bir karar sonuçta. İyice bir düşünmen gerek.

Tamam, ne diyorsun?

  • Tamam, bir tane daha.

  • Bir tane daha mı?

  • Bir tane daha, evet.

  • All right.

Pekâlâ. Bakalım kazanacak mı

yoksa üç yüz bini kaybedecek mi?

Öyle demesen olmaz mı, Jimmy.

Mack şu an bir topun içinde.

Nasıl bir his?

Topun içinde ne kadar kötü koktuğumu fark ettim.

Karar senindi.

Kapıyı açın.

İşte karşında dört numaralı tuzak.

Bu parkur aslında tamamlaması gereken gerçek boyutlu bir video oyunu.

Aman Tanrım, dostum…

Dört yüz bini kazanmak için tek yapması gereken parkuru tamamlamak.

Baştan söyleyeyim,

köpüğün içine düşersen kaybediyorsun.

Farkındayım.

Oh, evet. Bir kural daha.

Parkuru tamamlamak için tam beş dakikan var.

Tamam!

Başlangıç olarak,

bu ufak platformlar var.

Çok zor değil.

Topun içindeyken çok daha zor.

Dostum, eğer cidden burada zorlanıyorsa,

hareketli ölümcül tuzaklara gelince ne yapacak acaba?

Bu hiç kolay olmayacak.

Aman Tanrım, dostum.

Atla!

Atla mı?

Mack, dikkatli ol.

Dört yüz bin dolar söz konusu.

Sana eşlik edeyim mi?

  • Neden? Neden?

  • Bilmiyorum, üzgünüm.

  • Neden?

  • üzgünüm.

Çünkü… videoda görünmek istiyorum.

Benim videom.

Bu çok korkutucu.

Buraya kadar her şey çok kolaydı.

İşte şimdi her şey zorlaşacak.

Her şey zorlaşacak mı?

Zaten kolay değildi ki.

Oh, çok acayip bu, dostum.

Önceki tuzakların aksine,

burada gayet hızlı hareket ediyor.

Topun içinde dengede durmak göründüğünden zor.

Yaptığı her harekete dikkat etmesi gerek. Çünkü her an aşağı düşebilir.

Bu topu dengelemek çok zor.

Dostum, dört yüz bin dolar için.

Zor olması lazım.

Şimdiye kadar karşılaştığı engeller bu sonuncuya kıyasla hiçbir şey.

İşte asıl burada her şey zorlaşacak.

Görünüşe göre çok yanılmışım.

Mack son kısmı

sadece on saniyede geçiverdi.

Oh, hayır.

Evet, işte bu be dostum!

Dostum, ne zaman kazansa, yanında olmaktan korkuyorum.

Ne desem bilemiyorum. Bu tuzağı hazırlarken

gözüme çok zor görünmüştü.

Ancak, sıradaki tuzak şu ana kadar

gördüklerimizin hepsinden daha zor.

Sana bir bilmece.

Dört yüz binden güzel olan nedir?

Beş yüz bin.

Korkaklık mı edeceksin yoksa beş yüz bin için şansını deneyecek misin?

Sıradaki tuzak bunun kadar kolay olacaksa, başlayalım derim.

Kolay olacak demedim, ama evet dedin farz ediyorum.

Sıradaki tuzak.

Ama bunun için Mack’in mayoya ihtiyacı olabilir çünkü

bu tuzak için yüzmesi gerekebilir.

Jimmy, bu da nedir?

Mack, suyun içine atlayıver.

Mack, tam olarak neler olduğunun farkında mısın?

Pek sayılmaz.

Tamam. Bu tuzak zor, ama basit.

Başla dediğimde paran devasa şenlik ateşine doğru gidecek.

Durdurmak için o kolu çekmen gerek.

Oraya varmak için de bu sualtı odacığını yüzerek geçip

önündeki dört kilidi de açman gerekecek.

Anladım.

Neden bir elbise askısı tuttuğumu merak ediyorsundur.

Çünkü kilitleri bununla açacaksın.

  • Mack, hazır mısın?
  • Hazırım.

Üç, iki…

Oh, dur. Mack, arkandaki şu şeyi düzeltir misin?

Pekâlâ, süre başladı.

Tam olarak üç dakika sonra bu para ateşin içine düşecek.

Tabii Mek öbür tarafa geçip o kolu indiremezse..

Çırpınıyor şu anda.

Nasıl bu kadar süre nefesini tutabiliyor?

Ve Mack şimdi ilk kilidi açtı.

Yapabilirsin, Mack.

Mack yarım milyon dolar için mücadele ederken,

size Stumble Guys’dan bahsedeyim.

Ücretsiz ve çok oyunculu bu

oyunda rastgele insanlarla eleme usülü oyunlar oynuyorsunuz

ve her kim sona kalırsa tacı kazanıyor.

Mack her bir kilidi açtığında

gittikçe daha da derine dalması gerekiyor.

Yani, nefes almak için yüzeye çıkması

gerektiğinden her bir kilidi açabilmek için daha az süresi kalıyor.

Görebilmek çok zor.

Dostum, bu çılgınca.

Stumble Guys bazı videolarımızı alıp

oyunda geçmeniz gereken seviyelere dönüştürdü.

Bunun dışında, Stumble Guys’ın eşya mağazasında artık MrBeast kostümleri, ifadeleri

ve zafer animasyonları bile mevcut.

Oh, üçüncü kapıyı da açtı.

Bir de yakında Stumble Guys’da MrBeast temalı bir etkinlik olacak.

Yani, hemen şimdi iOS, Android veya Steam

mutlaka ücretsiz olarak indirin.

Pekâlâ, Mek. Son bir kapı kaldı.

Güle güle.

Para, ateşe ne kadar yaklaştı baksanıza.

Bitimek üzere. Galiba az önce son kapıyı açtı.

Kolu çek.

Hemen kolu çekmen gerek!

İşte parayı durdurdun!

Aman Tanrım.

Biliyordum. Senden nefret ediyorum.

Oksijen yoksunluğundan başın dönüyor olabilir.

Önümü zor görüyorum.

Biliyorum. Asılı duran beş yüz bini görüyor musun?

Altı yüz bin için riske atmaya değer mi?

Dürüst olayım,

sıradaki tuzak

tüm tuzaklar arasındaki en kolayı.

Ciddiyim.

Yani pes edeceksen de,

bence şu an durmanın sırası değil.

  • Pekâlâ, haydi başlayalım.

  • Öyle mi?

  • Ben varım. Evet. Evet. Haydi.

  • Yalan söylemiş olabilirim.

Ne?

Aslında yalan değildi.

Prefrontal korteksi gelişmiş olan

herkes bir sonraki tuzağı geçebilir.

İşte bu sıradaki tuzak.

Kağıt üstünde, bu, ömründe kazandığın en kolay yüz bin olmalı.Tamam mı?

Bir Feastables Bar ile Hershey arasında seçim yapmanı istiyorum.

İçlerinden biri çöpe gitmeli.

  • İşte bu!
  • Evet!

O şeyi asla yemem.

  • İğrenç!
  • Well of course…

Elbette, çünkü az önce yüz bin dolar kazandın.

Aynen öyle.

Şimdi altı yüz bin dolar nakitin var.

  • Jimmy burada altı Lamborgini var.
  • Ayrıca bir de Feastable.

O da hediyem olsun.

Teşekkürler.

Şimdi altı yüz bini,

yani bu mini para okyanusunu,

yedi yüz bin kazanmak için riske atar mısın?

Sen delirmişsin.

Evet diyeceğin yüzünden belli.

Bilmiyorum.

Dostum, şimdi bu parayı kaybedersem annem bana çok kızar.

Evet mi, hayır mı?

Son bir tane. Ne olacak ki?

  • Pekâla. Haydi yapalım. Evet. Son bir.
  • Yapıyor muyuz?

Son bir.

Açıkçası, rica etsem…

Bundan sonra devam etmeme izin verme.

  • Tamam.
  • Tamam.

Şimdi, sıradaki tuzağımız için

Mack’in gözlerini kapaması gerekecek.

Pekâlâ, görebiliyor musun?

Göremiyorum.

Oh… Yalan söyleme. \

Pekâlâ, belki bir kat daha örtmek gerek.

Umarım yüksekten korkmuyorsundur.

Ve neden yüksek korkusundan bahsettiğimi merak ediyorsanız, şey…

Pekala…

Bizi yukarı gönder.

Oh, gidiyoruz.

Hayır, hayır, hayır, hayır.

Mack tırmandığımızın farkındadır ama yüksekliği farkedemez.

Aman Tanrım. Dostum.

Yerden altmış metre yüksekteyiz.

Yedi yüz bin doları kazanmak istiyorsa

en büyük korkusuyla yüzleşmesi gerekecek.

Mack…

şu çöp kovasını çıkaralım.

Kafalara dikkat.

Mack…

işte bu sıradaki tuzak.

Umarım yüksek korkun yoktur.

Çok korkuyorum, dostum.

Dostum, çok korkutucu bu.

Sıradaki tuzak çok basit.

Tek yapman gereken bu aşırı ince denge tahtasından

karşı tarafa geçmek.

Oh, tamam. Bu delice dostum. Aman Tanrım.

Bunu nasıl başarabilir bilmiyorum.

Korkuyorum, dostum.

Çok korkuyorum.

Dostum, bu çok korkutucu.

  • Şey, sen yapabilir miydin? Yani…
  • Hayır. Hayır, asla.

Bunu asla yapamazdım.

Yedi yüz bin için

korkusuyla yüzleşecek.

Bakalım ne olacak?

Tamam, artık düşünmenin anlamı yok.

Neyse ne.

İşte. Oh, artık kesinlikle geri dönüşü yok.

Karl, kıpırdama…

Aman Tanrım.

Vay canına. Başaracak… Oh! Oh!

Oh… Yok artık.

Oh! Neredeyse…

  • Evet!

  • Evet!

  • Evet!

  • Evet!

İşte bu be dostum!

İşte bu iş böyle yapılır, bebeğim.!

Aman Tanrım. Dostum. Oh.

İlk bir kaç adımını görünce, başaracağını hiç düşünmedim.

Rica ettiğin için,

kararını etkilemeye çalışmayacağım.

Yedi yüz bin doları alıp gidecek

misin yoksa risk alıp bir milyon dolar için devam mı edeceksin? Karar senin.

Şu anda tonlarca parayı alıp gitme imkanına sahibim.

Ama…

ama

çok yaklaştım.

Sanırım izleyiciler son

üç seviyeyi de görmek istiyordur.

Değil mi?

Ben de isterim.

Son kararım. Devam edeceğim.

Evet!

Bir sonraki tuzağı geçemezse,

çok kötü hissedeceğim.

Mack’inmbir milyonu kazanmak için

geçmesi gereken sadece üç tuzak var ama artık işler zorlaşacak.

Parayı riske atmak senin kararın.

  • Hadi başlayalım.
  • Çok korkuyorum.

Işıkları yakın.

Sıradaki tuzak biraz tanıdık gelebilir.

En çok izlenen videomuz Squid Game’di.

Yani, cam köprü oyunuyla kurabiye bölme oyununu

birleştirmek eğlenceli olur diye düşündüm.

Squid Game’deki gibi, burada bir bal peteği mevcut.

Oradaki şekle uygun olacak şekilde kesip aynı şekli

tarayıcıya yerleştirmen gerek.

Kurabiye bölünürse,

bu çembere sığmayacak ve köprüden aşağı düşeceksin.

Ve her şeyi kaybedeceğim.

Ama tam olarak aynı boyuttaysa kapı açılacak ve

bunu üç kere daha yapman gerekecek.

Peki ne kadar zamanım var?

Zaman sınırı yok.

  • Şükürler olsun.

  • Hayır ama öncekiler biraz fazla…

  • Şükürler olsun!

Bazı seviyelerde bir saat harcadın,

yani belki sınır koymalıyım.

  • Hayır, lütfen süre sınırı koyma.
  • Tamam, o zaman başlar mısın peki?

Tamam. Planım şu, Jimmy, Bunu yalayacağım

ve böylece şeker eriyecek.

Ve sonra mümkünse, bu iğneyi bu kurabiyeden geçireceğim.

Yani planın Squid Games’le aynı.

Öyle de denebilir, evet.

  • Mack.

  • Benden uzak dur.

  • Sana dokunmadım ki.

  • O tarafta durman gerek.

Peki ya ayakkabım?

Hayır. Şey, artık ayakkabım yok.

Başka türlü uslu durmazdın, dostum.

Pekala, başlayalım.

Çok uzun sürüyor.

Bu paranın senin için hiçbir değeri olmadığını biliyorum.

Ama benim hayatımı değiştirecek.

Yani, bu çemberleri keserken acele etmeyeceğim.

Acele etmene gerek yok. Hiç acele etme.

Ama bir sonraki için,

süre sınırı koymam gerecek.

Hayır!!

Yarısı bitti.

Oldu, değil mi?

Tamam. Koy oraya.

Evet, oldu.

Işıkları açın.

Üçgenin kolayca üstesinden gelir

ama üçgenden sonra yıldız var ve şemsiye, ki hepsinden daha zor olmalı.

Pekala.

Kurabiye.

Bir de, bekle, bekle.

Açmadan önce bir bekle.

Birsaniye.

Olamaz.

Yenisini veririm. Para çok uzaktaydı da,

buraya getirdim ki burada ne için yarıştığını unutma.

  • Ama birazı artık çok uzakta.
  • Part of it’s really far away.

Yenisini vereceğim.

Sen devam et.

Açıkçası bunu kabul ettiğime pişmanım.

  • Öyle mi?
  • Evet.

Şu anda kaybetmenin düşüncesi bile seni üzdüğünden,

bunu kazanırsan yarışmadan çekilmeni şiddetle tavsiye ederim.

Denge tahtasını geçtikten sonra ben de öyle düşünüyordum.

Her tuzaktan sonra aynısını düşündün

ama devam ediyoruz.

Vay be, mükemmel böldün.

Son parça.

Aman Tanrım.

Sanırım başardı.

Tamam,

içeri girelim.

Kurabiye getirin.

Asıl zorlu olan işte bu. Şemsiye.

En zor şekil.

Bunu kazanırsam bence artık riske girmemeliyim, dostum.

Pekâlâ. Ne diyeceğim.

Şu aptal şemsiye şeklini kes ve sonra paranı alıp git. Akıl sağlığım için.

Asıl benim akıl sağlığım için.

Evet.

Tamam. Oh, bu arada, sonuncu için on dakika süren var.

  • Tamam, sürem başladı mı peki?

  • Evet.

  • Başladı mı? Ben, oh…

  • Dokuz dakika elli saniye var.

Seni seviyorum

ama bunu yaparken seninle konuşmayacağım.

Gayet iyi anlıyorum.

Sekiz yüz bin dolar söz konusu.

Bana bir dolar ver. Ya da bir tomar ver. Ver haydi.

Tomar mı? Tamam.

Parayı çekiç gibi kullanıyor.

Squid Games’de böyle bir şey yoktu.

Ömrümde hiç böyle bir gerilim hissetmemiştim.

Bu çok, çok zor olmalı.

Eğer şimdi kaybedersem ne yapacağımı hiç bilmiyorum.

Beş dakikan kaldı.

Açıkçası, bence başarabilirsin bunu.

Dağılacakmış gibime geliyor, dostum.

Oh, ayakkabıdan çekiç.

Dostum, hiç aşama kaydetmedim

İki dakika.

Artık bölmek üzere.

Parçalar ayırmaya başladı.

Haberin olsun, son altmış saniyen, Mack.

Dur, şimdi ne oldu?

Olamaz.

Ne diyeceğimi bile bilmiyorum.

Çok aptalım, dostum.

Para benimdi.

Tam yedi yüz bin dolar.

Neden riske girdim bilmiyorum.

İlk seviyede kaybetsen daha iyi hisseder miydin?

Çok daha iyi.

Şey, gel.

Haydi, gel dostum. Haydi, ayağa kalk.

Söylemiş olayım,

bir MrBeast videosundaysanız,

kazanıyorken çekilin.

Dürüst olacağım,

bu durum beni çok üzdü.

Ben de gösterdiği çaba için Mack’e yüz bin dolar vermeye karar verdim.

Benzer videolar görmek istiyorsanız haberim olsun.

Umarım sonraki videonun sonu mutlu olur.

Görüşmek üzere.

MACK’E İKİNCİ BİR ŞANS VERMEK İÇİN YORUM YAPIN