10.000 Dolar için yılanlarla dolu bir küvete girer misin? | MrBeast

🎁Amazon Prime 📖Kindle Unlimited 🎧Audible Plus 🎵Amazon Music Unlimited 🌿iHerb 💰Binance

Video

Transkript

- Yılanlarla dolu bir küvet.

Selam ufaklık.

Yılan dolu bu küvete oturursanız

annenize 10.000 dolar vereceğim.

  • Özür dilerim anne.

  • Lafımı bitirmemi beklemeden gitti.

Dediğim gibi, bu yılan dolu küvete oturursanız

10 bin dolar vereceğim.

  • Yapacak mısın?

  • Annen çok heyecanlanacak kanka.

  • Bu Brian, profesyonel yılan terbiyecimiz.

İlk yılanı koymak ister misin?

  • Hadi bakalım.

  • Çok profesyoneldi.

  • Biliyorum.

  • Biraz sıkıyor. Bu normal bir şey mi?

  • Sonraki 20 yılana hazır mısın?

  • 20 tane mi?

  • 20 tane daha.

Yılanlar on bini çalmaya çalışıyor, bak.

Şuna bak!

Tebrikler, annen 10 bin dolar kazandı.

  • Hadi bakalım.

  • Bu kutuda 15.000 dolar var.

Üstünde de devasa hamam böcekleri var.

Carl, ne kadar para alabilirsen hepsi sesin.

  • Mümkün değil.

  • Jeff, gelsene bir.

Bu Jeff, ses teknisyenimiz.

  • Selam arkadaşlar.

  • Jeff, mikrofonunu alabilir miyim?

  • Ne yapacağını anladım.

  • Tanrım.

  • Jeff, bu kutudan 60 saniye içinde

ne kadar para alabilirsen

hepsi sesin.

Tamam. Hadi.

500 dolar falan.

Saati başlatmayı unuttum,

kendim sayacağım.

50 saniye kaldı.

Hamam böceğine dikkat et!

Eli elime değdi ve çok terliydi.

Bu arada 35 saniyen falan var.

  • Tanrım.

  • 10’dan geriye sayacağım.

  • Olamaz!

  • Dokuz, sekiz.

Biraz sıkıldım. Beş, üç.

İki.

İki.

Bir hamam böceğini okşarsan bir saniye daha vereceğim.

Bir! Bum!

9.340 dolar kazandın. Tebrikler!

Bu dambıl yarım kilo.

Kaldırabilir misin?

Chris, her kaldırdığında bir dolar vereceğim.

Gerçekten mi?

  • Hayır.

Ama Noah, buraya gel, her kaldırdığında

ona bir dolar vereceğim.

Bir dolar. Yere atıyorum.

Dolar. Dolar.

Daha hızlı kaldırmayı dene.

Bum, bum, bum.

Takip etmek zor.

İstediğin kadar devam edip

istediğin kadar para kazanabilirsin.

  • Beni zorlama, istersen günlerce kalabilirim.

  • Gerçekten mi?

Görelim bakalım.

  • Durmam. Duramam.

Bunun için doğmuşum, bir milyon dolar kazanacağım.

  • Tareq, bu tarantulanın 30 saniye boyunca üstünde

gezinmesine izin verirsen annene 10 bin dolar vereceğim.

Tezahürat etsin diye annesini bile getirdik!

  • Evet Tareq. Yapabilirsin!

  • Evet anne. Teşekkürler.

  • Güvenli kelimemiz nedir?

  • Güvenli kelime “çekin şu örümceği üstümden”.

  • Tareq, seni ısırırsa parayı ikiye katlayacağız.

Daha iyi hissediyor musun şimdi?

  • Hayır.

  • Bunu söyleyebiliyorum çünkü onu ısırmayacak.

Tamam. Süren başladı.

Sakin ol, hareket etmeyecek.

  • Tamam, peki.
  • Korktuğunu hissedebilir.

Tareq, beş saniye geçti bile.

  • Tamam.
  • Beş saniye daha.

Beş saniye daha.

Neredeyse 30 saniye oldu.

Çok yaklaştın Tareq.

  • Çok yaklaştın.

  • Bitmek üzere.

  • Tareq, yapabilirsin.

  • Evet Tareq!

  • Evet! Başardım!

  • Tarantulanın Tareq’in üstünde gezmesine

izin verdiğin için teşekkürler Mr. Beast

  • Burada durabilir misin? Teşekkürler.

  • Tamam.

Niye burada duruyorum?

Niye? Kimse yok mu?

  • Carl, burada rastgele seçtiğim bir yarışmacı var,

odadaki kasanın kodunu tahmin edebilirsen

içindekiler onun olacak.

  • Tamam.

  • Açmaya çalış. Uzanmayı bırak.

  • Çok tembelsin.

  • Chandler, şu şeyi yapabilir misin?

  • Evet, hallediyorum.

  • Carl, bir şeyi söylemeyi unuttum,

her 10 saniyede bir odaya bir fare bırakacağız.

  • Hayır, bu…
  • Chandler, bir tane daha.

Beş saniye falan oldu, yuvarlamayı severim.

  • Kutuda peynir mi var?

  • Gerçekten de peynir var.

  • Tanrım.

  • Bir ipucu vereyim. Sağındaki dev fareyi görüyor musun?

  • Evet.

  • Kodu onun altına koyduk.

  • Hadi canım.

  • Haklısın, koymadık. Yalan söyledim.

Ama kod doğum gününle alakalı.

  • Etrafımdalar.

  • Sence kod ne Carl? Seni çıkarmak istiyorum.

  • Doğum günüm dedin.

  • Niye bekliyorsun?

  • Carl, hadi. Daha hızlı ol.

Hadi!

  • Yanlıştı.

  • Doğum gününden sonraki günü dene.

Belki o işe yarar.

  • Jimmy.

  • Doğum gününden önceki gün diyecektim, pardon.

  • Tanrım.

  • Başardın.

İçinde ne varmış, bakalım!

  • Bu benim mi?

  • Bugün erkenden Chandler’ın evine girip

oyuncak ayısını çaldım.

  • Benim bu. Adı Flash.

  • Chandler’ın pelüş hayvanı dışında

kasada 20.000 dolar vardı.

  • Yok artık.
  • Tebrikler,

az önce kazandın.

  • Evet! İşte bu!
  • Tanrım.

Çok teşekkürler Carl!

  • Ne demek!

  • Yılan setimize geri döndük

ama yılan dolu değil, turşu dolu bir küvetimiz var.

Tanrım, çok kötü kokuyor.

  • Dur!

  • Niye böyle bir şey var?

  • Bu videodan hatırlarsanız

Chandler 5.000 dolar karşılığı turşu yiyememişti.

Turşulardan çok korkuyor.

Chandler, buraya gel.

Turşular sana saldırmaz.

Hangisinden daha çok korkuyorsun? Turşu mu yoksa yılan mı?

  • Turşu.

  • Duyduğum en salakça şey.

  • İçine oturursan

ablana 10 bin verecektim

ama bir dakika içinde

bu turşu dolu küvete oturursan

ablana 20 bin dolar vereceğim.

  • Bak, turşu ve soğansız McDouble’mış gibi

düşün.

  • Ya da 20 bini düşünebilirsin!

  • 20 bin kaybetmek üzere olan birine göre

gayet sakinsin.

  • Artık alıştım.

  • Tamam, 20 saniye.

  • Hadi Chandler, bunu yapabilirsin.

  • Tek düşünmen gereken…

  • Chandler…

  • Başarabilirsin Chandler.

Yapabilirsin!

  • 10 saniye.

Onu içeri itti.

Beş!

  • Bekle, biraz daha.

  • Çıkarın beni!

  • Tamam, sayacağız. Bunu da sayacağız.

  • Chandler.

  • Cassie, kardeşin kaçtı.

20 bine çıkarmamış olsam

bunu yapma ihtimali yoktu.

  • Aynı şeyi düşünüyordum.

  • Nihayet. Direndi ve 20.000 dolar kazandın.

  • Seni seviyorum!

  • Noah. Yok artık.

Ne kadar yaptı?

  • Yaklaşık 20.000.

  • Ne?

  • 20.000 kez kaldırdı.

  • Sana yardım edebilirim ama

paranın birazını almam lazım.

Bir fikrim var. Geri geleceğim.

  • Tamamdır.

Sonra döneceğiz.

Nolan, Carl’ın seni Hindistan cevizi bovlinginde yenip

senden ada çaldığını hatırlıyor musun?

  • Yaşasın!

  • Bu adanın değeri 800.000 dolar.

Carl, mikrodalga fırını açar mısın?

Bu fırında 8.000 dolar var. Adanın yüzde biri.

Şınav yarışmasında Carl’ı yenebilirsen

adanın yüzde birini sana vereceğim.

  • Mikrodalga fırında ne var?

  • Niye mikrodalga fırında değilsin?

Beyler, yerlerinize geçin.

Ben sayınca, bir.

Hadi.

  • Oh.

Yedinciye geçmeden önce,

Nolan, elinden aldığı adayı bir düşün.

  • Hiç şansın yok! Bovlingin intikamını alma zamanı.

  • Carl, ayrıca kazanırsan sana sekiz bin vereceğim.

  • Tamam.

  • Hayır!

  • Yedi.

Tamam, çift hanelere geçtik.

Hayır. Üstüne çıkmak yok.

  • Çıkmadım ki. Sadece…

  • Bana ne yapacak?

  • 16.

17.

  • Yapamam.

Yapamam.

  • İşte bu! Kaybettin!

  • Nolan, Carl’ın üstünden geçeyim.

Parayı kazanamadığına üzüldüm.

Al, eve götürebilirsin.

  • Güzel!
  • Fırının tadını çıkar.

Sıradaki yarışmacımız Randy.

Bugün erken saatlerde bir tweet attım

ve 1000 kişinin bu salona gelip

yerlerine oturmasını istedim.

1000 kişi var yani, anladın mı?

  • Tamam.

  • Randy, bu metni onların önünde okursan

sana 10.000 dolar nakit vereceğim.

  • Olur, yaparım.

“Geldiğiniz için teşekkürler.

Önümüzdeki üç dakika boyunca

bütün dikkatinizi bana vermenizi istiyorum.

YouTube’un neden her şeyden

daha iyi olduğunu anlatacağım.

Dream var, PewDiePie var,

Jacks-septice,

septiceyes ve birçok isim.”

Dinleyin.

  • Pew-Die-Pie diye okunuyor!

  • Bunu yaptığına inanamıyorum.

Yazdığımız metin çok saçma.

  • “Haya diyebilir misiniz?
  • Haya!

Haya!

  • “Geldiğiniz için teşekkürler

  • Rica ederiz!

  • Tamam. Ne düşünüyorsun?

  • Eğlenceliydi.

Bunu okumayı beklemiyordum ama…

  • Sana bu 10.000 doları vermeden önce

şuraya yürü,

seni gerçek seyircilerle tanıştırayım.

Aslında 1.000 cansız manken,

Chris ve Carl’a konuşuyordun.

  • Selam.

  • Selam.

  • İşte nakit 10.000 doların.

  • Ne yapacağımı bilmiyorum.

Bütün parayı anneme vereceğim,

bir kısmını da Mary Beth’e,

ona da vereceğimi söylemiştim.

Bu fırsat için teşekkür ederim. Titremeden duramıyorum.

  • Chris spor salonundan gelen parayla

ne yapmış bir bakalım.

  • Evet, Best Buy’a gidiyoruz.

Noah’a bir Theragun alacağım.

400 dolar, biraz pahalı

ama ona çok daha fazla para kazandıracak.

Kolu yorulduğu zaman yani, anladınız mı?

Bir dakika, bu 600 dolar.

600 dolar olana ihtiyacımız yok.

Döndüm.

Şimdi bu adamın bir anda binlerce dolar daha fazla

kazanmasını izleyelim.

  • 20 bin daha olur.

  • Burada durup masaj mı yapacaksın?

  • Frank! Kameraman olduğunu hatırlarsın, değil mi?

  • Evet.

  • Artık masözsün.

  • Kollarına masaj yapacağız ki

daha fazla ağırlık kaldır

ve böylece daha fazla para kazan.

Garip oldu. Diğer kısma geçelim.

Bu dört tablodan birisi 10.000 dolar.

Tahmin etmeye çalışın.

Size üç saniye veriyorum.

Bunu seçtiyseniz aptalsınız.

Bu değil.

Bunu Carl yaptı.

  • Bence gayet iyi.

  • Bunu Chris yaptı.

Bunu da Chandler.

Bu da profesyonel bir ressamdan aldığımız

10.000 dolarlık bir tablo.

Ashley, burada dört tablo var.

Kulağa garip gelebilir ama

bir tanesi 10.000 dolar değerinde,

diğerleri beş para etmez.

Hangisinin 10.000 dolar ettiğini tahmin edersen

senin olacak.

Hadi, analiz etmeye başla.

  • Vay be.

  • Çok kolay, biliyorum.

  • En fazla sanatsal yönü olan.

  • Bunu seçeceğim.

  • Bu mu?

  • Evet.

  • Emin misin? Düşünmek istemiyor musun?

  • İçgüdülerime güveneceğim. Bunu seçiyorum.

  • Sence 10.000 dolarlık tablo bu mu?

  • Bence bu.

  • Bunu söylemek istemezdim

ama bu tabloyu Chris yaptı.

  • Çok iyiyim.

  • Öyle mi?

  • Evet.

  • İyi iş çıkarmışsın.

  • Evet, teşekkürler.

  • Profesyonel sanatçı olmalısın.

Ashley, teknik olarak 10 bin kaybettin.

  • Peki.

  • Biraz üzüldüm,

o yüzden bir şans daha veriyorum.

Son şansın.

Bu sefer bilirsen senin olacak.

  • Tamam. Bunu seçiyorum.

  • Bu mu?

  • Bekle, bu mu?

Artık yarı yarıya.

  • Tamam, sana bir şans daha veriyoruz.

Hangi tabloyu bu adam yapmamıştır?

  • Bunu seçelim.

  • Sence 10.000 dolarlık tablo bu mu?

  • Bence 10.000 dolarlık tablo bu.

  • Bunu Chandler yaptı.

10.000 dolarlık tablo buydu.

Tatlım, moralini düzeltecekse

daha kötü bir seçim yapamazdın.

  • Evet, çok başarılıydım.

  • İnsanlar kaybedince kendim olamıyorum.

Çakmak ister misin?

Tamam, ben çıkıyorum.

Bu Foy.

  • Nasılsınız?

  • Burada bir halat var, halat çekme yarışı yapacaksın.

Foy, bu üç beyefendi arasında

kiminle 10.000 dolar kazanmak için

halat çekme yarışı yaparsın?

  • Aklımda Carl var.

  • Chris diye okunuyor.

  • 10 bin için Carl’la mı oynamak istiyorsun?

  • 10 bin dolar için? Tabii ki.

  • Tamam.

Üç, iki, bir.

Başlayın!

Oh!

10.000 dolar kazandın ama kutlamaya başlamadan önce

başka bir kişiyle daha yarışarak

10.000 dolarını ikiye katlama riskini almak ister misin?

Kaybedersen hepsi gidecek ama.

  • İki katı ya da hiç.

  • İki katı ya da hiç?

  • Hadi bakalım.

  • Peki, seç o zaman.

İkinci kişi kim olsun?

  • Chandler’ı seçiyorum çünkü…

Çoraplardan dolayı.

  • Bunlar ne be?

  • Üç, iki, bir. Başlayın!

Oh! Oh!

  • Hadi Chandler. Evet!

Tebrikler!

20.000 dolar nakit paran oldu.

Ne soracağımı biliyorsun.

  • Üçü birden.

Açıkçası göğsümde iç kanama var gibi.

Benden bu kadar.

  • 20 bini alıyorsun yani?

  • 20’yi alacağım.

  • Tamam.

  • Yani benden korkuyor musun?

  • Hayır, Chris’ten korktuğunu söylüyor.

  • Evet!

  • Lütfen Mr. Beast’e abone olun.

İyi vakit geçirdim, siz de geçirebilirsiniz.

  • Noah, dostum! Biz döndük.

Epey yavaş kaldırıyor gibisin.

  • Artık kolumu hissetmemeye başladım.

  • Gerçekten mi?

  • Dave, kaçta?

  • 32.000.

  • 32.000 dolar.

  • Yüz bin milyon dediğimi biliyorum

ama ağzımın payını aldım.

  • Ölümün pembe dambılı onu etkilemeye başladı.

Bu çöp kutusunda 20.000 dolar var.

30.000 dolarını riske atıp

bu 10 kiloluk dambılı kaldırmak ister misin?

Kaldırabilirsen 20 bin dolar daha vereceğim

ve bitireceğiz.

  • Riski almam lazım.

  • Riski alacak mısın?

  • Risk almayanın çocuğu olmaz.

  • Gergin müzik gelsin, işin ucunda 20 bin var.

Yapabilir mi?

  • Torba elimde.
  • Çok yavaş kaldırıyor!

Yapabilirsin.

  • Yapabilirsin.

  • Hadi.

  • Başarabilirsin!

  • Biraz daha!

Hadi!

  • Başarabilirsin!

  • Bence buna kaldırmak diyebiliriz.

  • Neye kaldırmak diyebiliriz bilmiyorum.

  • Bence kaldırdı.

  • Lütfen sayıldığını söyle.

  • Sayıldı! 20 bin daha kazandın!

32 bininin üstüne 20 bin daha kazandın!

  • Noah, aklından ne geçiyor?

  • Açıkçası inanılır gibi değil.

  • Ne kadar para olduğunu bile anlayamıyorum.

  • Bu Regina.

Niye bu odada olduğunu biliyor musun?

  • Hayır.

  • Seni bu garip odaya getirdiğim için kusura bakma.

Mahsuru yoksa…

Beş saniye normal davranabilir misiniz?

  • Kılımı kıpırdatmadım.

  • Mahsuru yoksa bu göz bağını bağlayabilir misin?

  • Tamam.

  • Hatırlayacağın gibi bu odada bir balon vardı.

Eline bir iğne koyacağım.

Çocuklar balonu odanın rastgele noktalarına

gönderiyor olacak.

Balonun içinde yeni bir arabanın anahtarı var.

Göz bağını çıkarmadan 60 saniye içinde

balonu patlatabilirsen araba senin olacak.

  • Süreyi başlatıyorum.

  • Tamam.

  • Hadi.

  • Dikkat et!

  • Duvar orası.

  • Soğuk.

  • Duvar orası.

  • Soğuk.

  • Tanrım.

  • Sıcak.

Oh! Oh!

Oh!

  • Başardın!

Tamam. Bekle, bekle.

Şunu alabilir miyim?

  • Evet.

  • Tamam. Bitti, yaşasın!

Buraya bakarsan çıkan anahtarı göreceksin.

Al hadi.

İşe bak ki araba da hemen arkada. Beni takip et.

İşte yepyeni bir araba.

  • Tanrım. Az önce resmen araba kazandım.

  • İşte bu!

  • Bunun için bir balon patlattın.

  • Brian bunu yaptığımı bilmiyor ama

bu videoda gördüğünüz bütün hayvanlar ve böcekleri

ondan almış olduk.

Kısaca ona bir selam göndereyim.

Videonun sonunda olacak.

Abone değilseniz onun kanalına abone olur.

İşte kanalı. Açıklamada da bağlantısı olacaktır.

Chris’e acı çektirmemize yardımcı olduğun için sağ ol.

  • Çok eğlenceliydi.
  • Evet.

Günümün en sevdiğim kısmıydı.

  • Benim de!

Son videodan sonra abone olup

10.000 dolar kazanan bu kişiyi de

bildirmiş olalım.

Abone olmadıysanız

abone ol tuşuna basın

çünkü önümüzdeki yedi gün içinde abone olan bir kişiye

10.000 dolar daha vereceğiz.

Zaten aboneyseniz

annenizin, kardeşinizin ya da babanızın telefonunu kullanıp

abone olun, böylece 10.000 dolar kazanabilirsiniz.