Dyson Küresi Nasıl İnşa Edilir - Nihai Devyapı | Kurzgesagt

🎁Amazon Prime 📖Kindle Unlimited 🎧Audible Plus 🎵Amazon Music Unlimited 🌿iHerb 💰Binance

Video

Transkript

İnsanlık tarihi kullandığımız enerji miktarına göre anlatılır.

İlk başta kaslarımızı kullanmamız gerekiyordu…

…sonrasında ise ateşi kontrol etmeyi öğrendik.

Kömür ve petrol kullanarak dünyayı sanayileştirdik…

…ve atom çekirdeğini parçalamayı öğrendiğimizde de Atom Çağı’na girdik.

Her bir adımda, enerji hasadımızı daha önce görülmemiş bir ölçekte artırdık…

…ve bir tür olarak git gide geliştik.

Şu anda yavaşça yenilenebilir kaynaklara geçiş yapıyoruz…

…ve eğer şansımız yaver giderse gelecekte füzyon enerjisi kullanılabilir duruma gelecek.

Eğer ki kendimizi veya yaşam alanlarımızı yok etmezsek, insanlık olarak daha da geliştikçe…

…muhtemelen gezegenimizin kaynaklarının tam hakimiyetini elde edeceğiz.

O aşamaya geldiğimizde, muhtemelen dünyamızın dışında yayılmak için yeni yerler arayışına gireceğiz.

Fakat uzay çetindir…

…ve Güneş Sistemi’nde ciddi bir insan varlığı kurmak muazzam miktarda enerji gerektirecektir.

Şükür ki, bu enerjiyi nerede bulabileceğimizi biliyoruz:

En büyük enerji kaynağı olan Güneş’te.

En verimli nükleer reaktörümüzden bile 100 kentilyon (10²⁰) kat daha güçlü olan fırında.

Saniyede bir trilyon tane nükleer bomba enerjisiyle parlamaktadır.

Peki, bu enerjiyi nasıl elde edebiliriz?

Birazını değil hem de, hepsini!

ᴛüʀᴋçᴇ ᴀʟᴛʏᴀᴢı: {yigithan.kilinc

Fiziksel olarak mümkün olan en fazla miktarda enerjiyi toplamak istiyorsak…

…evrendeki en iddialı ve büyük yapıyı inşa etmemiz gerekecek:

“Dyson Küresi”ni…

…yaydığı enerjiyi elde etmek amaçlı bütün bir yıldızın etrafını saran devasa yapıyı yani.

Zeki bir tür için…

…bir Dyson küresi inşa etmek, atalarımızın ateşi keşfine denk bir teknolojik sıçramadır.

Gezegensel bir türden yıldızlararası bir türe geçiştir.

Bir Dyson küresi inşa etmek hayal bile etmekte zorlanacağımız düzeyde…

…yeni bir keşif ve yayılma çağı açabilir.

Peki, yapsak nasıl bir şey olurdu?

Güneş’i çevreleyen katı bir kabuk muhtemelen olmaz.

Böylesine büyük bir katı cisim, darbelere karşı savunmasız olup büyük olasılıkla parçalanır.

Sürüklenmesi muhtemel olur ve doğrudan Güneş’e çakılabilir.

Daha uygun bir Dyson küresi tasarımı…

…bir “Dyson Sürüsü”…

…yani Güneş’in enerjisini toplayıp başka yere ışınlayan Güneş’in etrafında dönen dev bir panel takımı olabilir.

Böylesi bir sürü, insanlığa neredeyse sınırsız miktarda enerji sağlayabilir.

Fakat inşası kolay olmayacak.

Güneş kocaman olduğundan bir sürü uyduya ihtiyacımız olacak.

Her bir uydu 1 km² olsa…

…Güneş’i sarmak için bunlardan yaklaşık 30 katrilyon (30×10¹⁵) tane gerekli olurdu.

Olabildiğince hafif üretilseler bile…

…yine de yaklaşık 100 kentilyon (10²⁰) ton malzemeye ihtiyacımız olur.

Ve tabii, parçaları monte edip onları Güneş’in etrafındaki yerlerine yollamak için de enerjiye ihtiyacımız olacak.

Üstüne üstlük, inşaata başlamak için uzayda kurulmuş kalıcı bir altyapıya da ihtiyacımız var.

Bu videonun amaçları doğrultusunda…

…uzak torunlarımızın bunun çaresine bakacağını ve bu dev yapıyı yapmak isteyeceğini varsayalım.

Zorlukları 3 ana kategoriye ayırabiliriz:

Malzemeler, tasarım ve enerji.

Dyson sürümüzün inşası için gereken epeyce miktardaki ham maddeyi elde etmek için…

…bütün bir gezegeni büyük ölçüde parçalamamız gerekecek.

Mevcut gezegenlerden Merkür bunun için en iyi adaydır.

Güneş’e en yakın gezegen odur, ayrıca da metalce epey zengindir.

Güneş’e yakın olması, ayrıca etrafında daha az hareketli şey var demektir. (Asteroitler falan)

Ayrıca da atmosferi yoktur ve Dünya’nın yerçekiminin yalnızca 1/3’üne sahiptir.

Bu da, malzemelerin uzaya çıkarılmasının nispeten daha kolay olduğu anlamına gelir.

Ardından, sürümüzün tasarımını iyice düşünüp taşınmalıyız.

Ne kadar basit olursa o kadar iyidir.

Geleneksel güneş panelleri aşırı karmaşık ve kısa ömürlüdür.

Uydularımız, aşırı uzun süreler boyunca onarım veya müdahale gerektirmeden çalışabilmelidir.

Ayrıca üretilmeleri ucuz olmalıdır.

Muhtemelen devasa aynalar olacaklardır.

Dünya’daki yoğunlaştırılmış güneş enerjisi gibi…

…güneş ışığını merkezî toplama istasyonlarına odaklayacaklardır.

Etkili bir şekilde inşa edilip fırlatılabilmeleri için…

…aşırı derecede hafif olmaları ve desteklere bağlı cilalı metal folyolardan yapılmaları gerekmektedir.

Son olarak da, sürünün kendisini inşa edip onları uzaya fırlatabilmemiz için enerjiye ihtiyacımız var.

Gezegenlerden parçalar alıp uzaya bir şeyler fırlatmak muazzam miktarda enerji gerektirir.

Örneğin, aşırı verimli bir şekilde dünyadaki tüm fosil yakıtları ve uranyumu kullansaydık bile…

…uzaya ancak Everest’in ağırlığı kadar malzeme çıkarabilirdik.

Ki bu da, bir gezegeni parçalarına ayırmaya kıyasla oldukça küçük bir başarı sayılır.

Dyson küresi inşa edebilmemiz için ihtiyacımız olan enerji…

…neredeyse Dyson küresinden sağlanan miktarda enerjiye denk olacaktır.

Ama sorun değil.

Merkür’de bolca günışığı var, o yüzden hadi kolları sıvayalım!

İnsanlar, yaşatması mâliyetlidir ve çevrelerine de oldukça duyarlıdır.

Dolayısıyla olabildiğince otomasyona dayanacağız.

Tercihen, asıl işi yapan bir grup otonom makineyi denetleyen küçük bir kontrolör ekibimiz olabilir.

Gerekli olan 4 adet ana teknolojik parça şunlardır:

Güneş kolektörleri…

…madenciler…

…arıtıcılar…

…ve fırlatma ekipmanları.

Güneş kolektörleri gezegeni parçalamak için ihtiyacımız olan enerjiyi sağlayacak.

Başlangıç olarak…

…yaklaşık 1 km² kadarını ya aynalar olarak ya da geleneksel güneş panelleri olarak mevzilendirebiliriz.

Bunlar, gezegenin yüzeyini kazıyan madencilerimize…

…ve değerli elementleri çıkarıp onları uydu sürüsünü üretmek için kullanan arıtıcılarımıza enerji sağlayacak.

Onları uzaya çıkarabilmek için yaratıcı ve etkili bir çözüme ihtiyacımız var.

Roketler, yörüngeden çıkarılıp tekrardan kullanılmak için çok masraflı ve zorludur.

Onun yerine, bir nevi “raylı toplar” kullanabiliriz. (Kitle sürücüleri)

Yani uydularımızı yüksek hızlarla uzaya fırlatan uzun elektromanyetik raylar.

Uydu sürümüz, fırlatma için sıkıca paketlenecek ve yörüngeye çıktıklarında da bir origami gibi açılacak.

Bu noktadan itibaren, Merkür’de daha fazla altyapı inşa etmek…

…ve yeni panelleri her defasında daha hızlı bir şekilde fırlatmak için…

…sürünün var olan parçalarının enerjisini kullanarak üstel büyümeden faydalanabiliriz.

Her bir panel, başka bir tane panel üretmek için gerekli enerjiyi sağlar.

Beraber çalışan ikili, sonraki ikiliyi üretmek için gerekli enerjiyi sağlar.

Dört, sekiz olur…

…sekiz, on altı olur…

…ve bu böylece devam eder.

Sadece 60 kere katlanarak artmadan sonra…

…Güneş, çevresi tamamiyle panellerle sarılmış bir hâle gelir.

Ve bu oldukça çabuk olabilir.

Eğer 1 kilometre karelik bir güneş kolektörünü üretmek bir ay sürse…

…tüm iş, 10 yıl gibi bir sürede tamamlanabilir

Gezegenin yüzeyindeki altyapımız, hızla büyüyen enerji bütçesine ayak uydurabilirse tabii.

Güneş’in enerjisinin sadece %1’ini bile toplamak…

…türümüzün enerji bütçesinde inanılmaz bir değişikliğe sebep olabilir.

Her türlü projeye neredeyse sınırsız enerji sağlayabilecek olan altyapıyı…

…Güneş Sistemi etrafında kurabiliriz.

Mesela bu altyapıyı başka gezegenleri kolonileştirmede…

…gezegenleri dünyalaştırmada…

…daha bir sürü dev yapı inşa etmede…

…hatta öteki yıldızlara seyahat etmede bile kullanabiliriz.

Yıldızlararası bir uygarlık hâline gelişimizin başlangıcı olabilir.

Fizik kanunları baz alındığında, bunu yapmak yalnızca olası değil aynı zamanda da basit.

Bu, o kadar basit bir işlem…

…ve türlerin, kendi gezegenlerinin ötelerine yayılabilmesi için o denli gerekli bir adım ki…

…pek çok gökbilimci, muhtemelen Samanyolu’nda hâlihazırda Dyson küreleri var olduğunu düşünmekte.

Henüz birini bulamadık ama orada bir yerlerde olabilirler.

İnsanoğlunun bu noktaya ulaşabileceği bile kesin değil.

Dikkatlerimiz, genellikle kısa vadeli siyasi kazanımlara…

…ve uzun vadede pek de bir önemleri olmayacak çatışmalara odaklanmakta.

Fakat kendimize koyduğumuz zorluklardan sağ çıkarsak…

…potansiyel olarak, kâinatta bir yıldızın çevresine yapı inşa eden ilk tür olabiliriz.

Eğer bunu yaparsak, geriye kalan tek sınır kendi hayâl gücümüz olacaktır.

[Sponsor]

[Promosyon]