Avrupa Birliği, Değer mi, Bitsin mi? | Kurzgesagt

🎁Amazon Prime 📖Kindle Unlimited 🎧Audible Plus 🎵Amazon Music Unlimited 🌿iHerb 💰Binance

Video

Transkript

Sizce Avrupa Birliği emeklerimize değer mi, yoksa onu bitirmeli miyiz?

Birçok insan Avrupa Birliğinden çok güçlü bir bağlantı kopukluğu hissediyor

Diğer insanlar ise başarılarını övüyor.

Herşeyi hesapladığımızda, onun varlığı Avrupalılar için iyi mi yoksa kötü mü?

Görünüşe göre Birleşik Krallık(İngiltere) Avrupa Birliğinden çıkıyor

Bu yüzden onlara artık partiye davetli değillermiş gibi davranacağız

Avrupa Birliği; içinde bulunan 27 ülke ile toplamda 450 milyon civarı bir nüfusa sahip.

Buda onu Dünyada ki en büyük 3. nüfuslu birlik/ülke yapar (Çin,Hindistan,AB)

Gayri safi yurtiçi hasılatı(GDP) olarak bakılırsa Dünyanın en büyük 2. ekonomisi,

Ve en büyük tekil(ülkeler üstü) ekonomisine sahip.

Ama en başta Avrupa Birliğinin kurulmasının tek bir amacı vardı;

Barış.

Avrupalılar savaşmakta çok iyiydiler,

Bu yüzden tarihlerinin çoğunu kanlı savaşlara karışarak geçirmişlerdir.

Almanya ve Fransa arasındaki 100 yıllık rekabet bile tek başına milyonlarca hayata mâl oldu.

Bu rekabet o kadar derindi ki, Almanlar bu tarz rekabetler için kendi kelimelerini ürettiler:

Erbfeindschaft: Jenerasyondan jenerasyona geçen bir nefret hissi

  1. Dünya Savaşından sonra Avrupalılar uzun süre dayanacak ve ülkelerin askeri gücüne paralel olmayan bir barış istediklerine karar verdiler.

Bunun yerine, ekonomik politikalar ve avrupalı insanlar birbirine o kadar yakın ve bağlantılı olmalılar ki

Aralarında bir savaş çıkması hem saçma ve düşünülemez olsun, hem de uygulanamaz olsun.

Plan işe yaradı.Avrupa ülkeleri arasında 70 yılı aşan bir barış yaşandı.

Pekâlâ , barış iyi güzel ama Avrupa Birliğinin başarıları ve sorunları nelerdir?

Günümüzde, Avrupalı vatandaşlar birçok bireysel özgürlüklere sahiptir.

Avrupa Birliği antlaşmaları ve yasaları; kolay ulaşım, ucuz telekominikasyon,çok çeşitli ürünler ve servisler ve de çok kapsamlı ve sağlam güvenlik standartları sağlar.

Avrupalı kurumlar, Microsoft,Apple ve Facebook gibi büyük şirketlerle adil rekâbet,vergi kaçakçılığı ve veri güvenliği için mücadele etmekten çekinmezler.

Avrupa Birliğinin bilim programları sayesinde, Avrupalı ülkeler Dünyada bilim merkezi olarak sayılabilecek, işbirliği içindeki büyük bir makina haline geldiler.

Kısıtlanmamış ulaşım ve heryerde çalışabilme özgürlüğü, para desteği(sponsorlar) için başvurmayı ve en iyi ekipmana sahip uluslararası uzman gruplar kurmayı kolaylaştırmıştır.

Bunun sayesinde, Avrupa Birliği Dünyanın en fazla biliminsanına sahip olan oluşum haline geldi

Ve günümüzde Dünyanın nüfusunun sadece %5 ini oluşturmalarına rağmen, Dünyanın bilimsel verilerinin %25 ini sağlamaktadırlar.

Ama birçok vatandaşı Avrupa Birliğine karşı bir güvensizlik hissediyor

Brüksel bu konuda çok uzakta kalan, halka dönüştürülmemiş, teknokratik* ve anlaşılması zor gibi gözüküyor.

Avrupa Birliğinin insanlarıyla iyi iletişim kuramaması ve tam olarak ne yaptığını açıklayamaması da bu konuda hiç yardım etmiyor.

Bu iletişim kopukluğu; son yıllarda gittikçe küçülen bir seçmen katılımını da beraberinde getirdi.

Eğer Avrupa Birliği kurumları vatandaşlarının güvenini istiyorsa daha çok şeffaflığa ve sorumluluk almaya son derece ihtiyaç duymaktadırlar.

Günümüzde, Avrupa Birliği 2015 te yaşanan mülteci akımından dolayı hala sarsılmış durumda.

Bazı ülkeler diğerlerinden çok daha fazla sayıda sığınma arayan insan kabul ettiler,

Aynı zamanda sınır ülkeleri boğulmuş ve tek başına kalmış gibi hissetmektedirler.

Dünyada ki diğer ülkeler, Avrupa Birliğinin en başta düzensiz gerçekleşen bu büyük kitleli göç için Avrupaya giden en büyük yol olan sınırlarını kapatmasına çok şaşırdılar.

Avrupa Birliğinin zenginliği ve özgürlüğü; onu çok çekici kılar, ve bu çekiciliğin yakın zamanda değişmesi de çok zor.

Nüfus bu konuya nasıl davranılacağı bakımından ayrışmış durumda.

Bazıları Avrupaya adam akıllı bir birleşme sağlanmadan,başka bir kültüre sahip çok fazla mülteci alındığını ,

Bazıları ise problemin göç alımında olmadığını; alınan mültecilere uygulanan ırkçılığın ve ayrımcılığın birleşmeyi engellediğini savunmaktadır.

Mültecilere yardım etmek, yasadışı yollardan gelen mültecileri geri çevirmek, kabul edilen mültecilerin halkla birleşimini sağlamak;

Ve bunları dengeli ve adil bir biçimde yapmak, Avrupa Birliğinin karşılaştığını en büyük ve tartışılan problemlerden biridir.

Göç alımı bir yana, gelecekte Avrupa birliğini bekleyen bir çok sorun bulunmaktadır. “Savunma” gibi.

Genel olarak Avrupalı ülkeler savunma için NATO sayesinde ABD’nin savunmasına güvenmektelerdi.

Fakat günümüzün politika ikliminde Avrupa kendine “Güvenlik için Hala ABD’ye ihtiyaç duymalımıyım?” diye sormalıdır.

Eğer bugün Avrupa Birliği ülkeleri askeri güçlerini birleştirseler, çok etkili ve bir savunma sistemi oluşturabilirler ve Dünyanın en büyük 3. askeri gücü haline gelirler.

Bunu yapmak para konusunda çok tasarruflu olur, Avrupa Birliği sınırlarını etkili bir şekilde korur ve sadece 1 amaç için çalışan 27 farklı ülkenin askerleri sayesinde kültürel anlaşımı kolaylaştırır.

Peki ya para?

Şey, bu çok karışık bir konu.

Avrupa Birliği Dünyanın en büyük tekil ekonomisini yarattı. Bunun içinde ise; gümrük vergisi olmadan sınırlar üstü ticaret yapılabilmektedir.

Avrupa Birliğine giren ülkeler ekonomilerine çok büyük artış sağladılar.

Hatta komşu ülkeler arasında bile ticaret %500 e varan oranlarla artış gösterdi, yeni iş imkanlarında ise düzenli bir artış görüldü.

Yapılan araştırmalara göre, bir ülkenin Avrupa Birliğine katılması, o ülkenin ekonomisine AB’ye katılmadan yapılacak artıştan GDP bakımından ortalama %12 daha fazla artış sağladı.

Ve güçsüz ekonomili ve zayıf altyapılı bölgelerde, Avrupa Birliği kurumları her yıl milyarlarca euro temin etmekte olup, ekonomik yatırım, altyapı ve sosyal gelişim için yardım sağlamaktadır.

Olumsuz yönleri ise, Avrupa Birliği aşırı derecede farklı ekonomileri ve farklı iş,vergi ve sosyal güvence yasaları bulunan ülkeleri bir arada tutmaya çalışmaktadır.

Avrupa Birliğinde saat başına düşen kazanım 4 ve 40 euro arasında değişmektedir.

Bazı ülkelerin çok gelişmiş sanayileri ve güçlü ihracatları, bazıları ise hizmetler,turizm veya doğal kaynaklara yoğunlaşmaktadır.

Ayrıca euro tüm Avrupa Birliği ülkelerinin değil ama bazılarının ortak para birimidir.

Yunan ekonomik krizinin gösterdiği gibi, bu çok büyük felâketlere yol açabilmektedir.

Birbirinden çok farklı ekonomileri tek çatı altında buluşturup, bu ülkelerin ekonomik poliçeleri farklı bırakılamaz

Yani, bütün Avrupa Birliği ülkeleri ortak bir para biriminde kullansınlar mı yoksa kullanmasınlar mı?

Zincirin en zayıf halkaları Avrupa Birliğinden atılmalı mı? Ya da ülkeler; vergi, sağlık sigortaları ve sosyal güvenceler hakkında ortak poliçelere mi tabî tutulmalılar?

Bu sorular yıllardır sorulmaktadır fakat cevaplarına ulaşmaya henüz yaklaşılmamıştır

Yani herşeyi kısaca göz önüne aldığımızda, Avrupa Birliği uğraşlara değer mi?

İşte bizim düşüncemiz: Avrupa Birliğinin kusuru çok ve üzerinde hala çok çalışılması gerekmekte.

Ama dürüst olmak gerekirse Avrupa Birliği, avrupalıları Dünyada güçlü kılmaktadır.

Bilim konusunda lideriz, en güçlü ekonomik güçlerden biriyiz ve Dünyanın en güçlü askeri kuvvetlerinden birine sahibiz.Bu gibi birçok etken üstüste konulmalıdır.

Ama daha da önemlisi; Avrupa Birliği bize barış, güvenlik ve ortak kişilik hissi sağlamaktadır.

Ve bu çalkantılı zamanlarda hepimizin ihtiyaç duyduğu şey; istikrar.

Gurur duyduğumuz bu mahsullerimizi korumak istiyorsak; güçlü bir Avrupa Birliği Dünyaya sesimizi duyurmanın en iyi yoludur.

Tek başınayken küçük bir devletken, değişken süper kuvvetlerine karşı neredeyse hiç şansımız yok.

Peki siz Avrupa Birliği ve geleceği hakkında ne düşünüyor sunuz?

Son yıllarda politik konuların tartışmaları çok toksik, nefret dolu ve çok üzücü sonuçlar doğuran bir hale geldiler.

Bunu yapmayalım.

Eğer fikirleriniz bu videoyla uyuşmuyorsa siz bizim düşmanımız değilsiniz; sadece aynı konuda farklı düşüncelere sahipsiniz. Ve bunda bir sorun yok.

Sonuç olarak hepimiz aynı gemide yüzüyoruz.

Gelin hadi geleceğimiz hakkında kesin bilgiler içeren kibar bir tartışma yapalım.

Teknokrasi: İşleri kendi içinde, dışarıya pek bilgi vermeden yapan bir yönetim sistemi.