Ya Dünya Güneş Sistemi'nden Kopsaydı? Haydut Dünya | Kurzgesagt

🎁Amazon Prime 📖Kindle Unlimited 🎧Audible Plus 🎵Amazon Music Unlimited 🌿iHerb 💰Binance

Video

Transkript

Gece seması sakin ve düzenli görünür.

Fakat gerçekte, yıldızlar saatte yüz binlerce km hızlarla Galaksi boyunca dönerek hareket ederler.

Sabit oluşumlara bağlı değillerdir ve durmaksızın yer değiştirirler.

Çok şükür ki uzay kocamandır…

…dolayısıyla da Samanyolu’ndaki yıldızların bize çarpma ihtimali çok ama çok düşüktür.

Ama ne yazık ki…

…Dünya’da kötü şeylerin yaşanması için çarpmalarına gerek yoktur.

Ve şu anda iyice yaklaşan bazı yıldızlar var bile…

ᴛüʀᴋçᴇ ᴀʟᴛʏᴀᴢı & ᴀçıᴋʟᴀᴍᴀʟᴀʀ: {yigithan.kilinc

Yıldızların bizler için ne kadar tehlikeli olduğunu anlamak için…

…öncelikle kütle çekiminden bahsetmemiz gerekiyor.

Kütle çekimi, evrendeki her bir maddeyi diğer bir maddeye çeker.

Bir milyon ışık yılı uzaklıktaki bir atomun kütle çekimine bağlısınız falan filan gibi.

Ne var ki, bu kuvvet uzaklık arttıkça azalır.

Ayrıca, bir cismin ne kadar kütleli olduğuna da bağlıdır.

Yani yakındaki ve büyük kütleli cisimler daha çekicidirler…

…ve kozmik çekişmenin galibi olurlar.

Bu şekilde, büyük kütleli cisimler…

…küçük kütleli olanların, etraflarında nasıl hareket edeceklerini belirlerler.

Güneş, Güneş Sistemi’ndeki tüm kütlenin %99.75’ini oluşturur.

Bu nedenle de sistemdeki diğer her şeyin hareketini ve yörüngesini belirler.

Milyarlarca sene evvel, Güneş’in doğumundan sonra Güneş Sistemi…

…sayısız küçük cismin durmadan çarpışması sonucu gezegenlerin oluştuğu kaotik ve tehlikeli bir yerdi.

Fakat yıllar geçtikçe stabil bir denge oluştu.

Bugün çoğu gezegen ve asteroit, güvenli ve tahmin edilebilir yörüngelerde bulunmaktadır.

Güneş Sistemimizde iç ve dış gezegenler…

…Asteroit ve Kuiper Kuşakları…

…ve en dışta da, uzayın soğukluğunda…

…yavaşça yörüngelerinde dolanan kuyruklu yıldızların oluşturduğu dev bir küre şeklindeki Oort Bulutu bulur.

Bu dengenin bozulmasını gerçekten de hiç istemeyiz.

Eğer ki başka bir yıldız çok yakınımıza gelecek olsaydı…

…kütle çekimi, Güneş Sistemi’ndeki her şeyi sanki şımarık bir çocukmuşçasına kendine doğru çekerdi.

Gezegenlerin, asteroitlerin ve kuyruklu yıldızların güzelim yörüngelerini bozardı.

Üstelik bu, hayali bir tehlike falan da değil.

Yaklaşık 70 bin sene kadar evvel, bir kızıl cüce-kahverengi cüce ikili yıldız sistemi…

…Oort Bulutu’nun içinden geçti ve her şeyin düzenini altüst etti.

Bu olay, belki de bize doğru ölümcül asteroitler yollamış bile olabilir.

Fakat, Oort Bulutu’ndan yola çıkan bu ziyaretçilerin iç Güneş Sistemi’ne ulaşması iki milyon yıl sürebilir.

Ancak, ufukta çok daha büyük bir tehlike bizi beklemekte.

Gliese 710, Güneş’in kütlesinin yarısına sahip bir kızıl cüce…

…şu anda Güneş Sistemi’ne doğru yol almış bulunmakta.

Bir milyon yıl kadar sonra, Oort Bulutu’ndan geçerek gökteki en parlak yıldız olacak.

Böyle bir yakın geçiş, yüz binlerce yılda gerçekleşir…

…ve Oort Bulutu’ndaki cisimlerin yörüngelerini büyük ölçüde bozar.

Eğer şansımız yaver gitmezse…

…bu olay, Güneş Sistemi’nin ilk zamanlarındaki gibi yeni bir gezegen bombardımanını tetikleyebilir.

Gökyüzü, kuyruklu yıldızların ve asteroitlerin iç Güneş Sistemi’ne doğru yağdığı bir hâle gelebilir.

Büyük olanlar, dinozorları yok eden seviyede kitlesel yok oluşlara sebep olabilirler…

…ve bu, ekonomi için de oldukça fena olur.

ಠಿ_ಠ

Ancak işler daha da kötüleşebilir.

Galaksimiz oldukça yoğun bir mekândır…

…ve yıldızlar sık sık birbirlerine yaklaşırlar.

Dolayısıyla, bir yıldızın sadece yanımızdan geçmeyip de…

…doğrudan iç Güneş Sistemi’ne gelmesi oldukça mümkündür.

Bu, olduça fena ve şiddetli olurdu.

Başka bir yıldızın Güneş ile çarpışma ihtimali astronomik derecede düşüktür.

Ancak bizi endişelendiren şey bu değil.

Eğer başka bir yıldız, Dünya’nın Güneş’e uzaklığı kadar yakınımızdan geçseydi…

…Dünya’yı Güneş Sistemi’nden kolaylıkla koparabilirdi.

Böyle bir olayın gerçekleşme ihtimali…

…önümüzdeki 5 milyar sene için 100 binde 1 olarak hesaplanmıştır.

Ufak, ama çok da absürt olmayan bir rakam.

Başka bir videomuzda da anlattığımız gibi…

…Galaksi’de kendi başlarına dolanan milyarlarca haydut (göçebe) gezegen var gibi gözükmekte…

…ve bu da, onların oluşmasının başka bir yoludur.

Peki eğer bu olay ortalama bir kızıl cüce ile gerçekleşseydi Dünya’da neler olurdu?

DÜNYA’YI GÜNEŞ SİSTEMİ’NDEN ATMAK

Yıldız, Güneş Sistemi’ne girer girmez gökyüzünde aylar boyunca büyüyen…

…ve en sonunda gündüz görünür hâle gelen ufak turuncumsu bir nokta belirirdi.

İyice büyür ve Ay’dan daha parlak olurdu.

Doğrudan bakmak için aşırı parlak yani.

Gece, gökyüzü ürpertici bir kızıl parlama ile aydınlanırdı.

Bir kaç ay sonra, yıldız tekrardan ufalmaya başlardı.

Ancak, Güneş de beraberinde küçülürdü.

Bir kaç yıl içinde, Güneş gökte iyice küçülüp…

…sıcaklığı ve ışığıyla birlikte yok olmaya başlardı.

Tüm dünyada gündüzler karanlığa dönüşür…

…ve insanoğlunun en son kışı başlardı.

Kutuplardaki buzul örtüsü büyüyüp yayılmaya başlar…

…bu esnada da bitkiler kurur ve ölürdü.

Ormanlar donar ve hayvanlar sürüler hâlinde telef olurdu.

Dünya, Mars’ın yörüngesini geride bırakınca…

…ortalama yüzey sıcaklığı neredeyse -50°C’ye düşerdi.

Uzaydan bakıldığında, Dünya buzdan bir uyduyu (ayı) andırmaya başlardı.

Mavi-yeşil yüzey, ölümün soluk gri-beyaz rengine bürünürdü.

Dünya genelinde altyapılar bozuldukça, insanlar kapalı mekanlarda toplanırdı.

Sıcaklık düşmeye devam ettikçe ısınmak için bulabildikleri her şeyi yakarak…

…artık yetişmeyen yiyeceklerinin biteceği vakte kadar günleri sayarlardı.

Yüzeyde yaşayan herkesin bir ayağı mezarda olurdu.

Dünya, Jüpiter’in yörüngesine ulaştığı vakit yüzey sıcaklığı -150°C’ye düşerdi.

Antarktika’daki ölçülmüş en düşük sıcaklığın da altına yani.

Söylemeye bile gerek yok ki, şimdiye kadar neredeyse herkes öldü.

Güneş ışığından gelen ve suyu buharlaştıracak enerji olmayınca…

…bulutlar oluşmaz ve su döngüsü dururdu.

Kutup buz örtüsü nihayetinde Ekvator’da buluşur…

…ve okyanuslar kalın bir buz tabakasıyla örtünürdü.

Suyun ısısı, daha da dışarıya sızdıkça…

…okyanusun tabanına doğru daha da fazla su donar…

…ve derinlerdeki tuz yoğunluğunu artırarak…

…buralarda hayatta kalmayı başarmış çoğu canlıyı zehirlerdi.

Gerçi, hidrotermal bacalar etrafında yaşayan ekstremofil toplulukları…

…belki de bu koşullara bile ayak uydurabilirdi.

Yüzeyin derinliklerinde bulunan bazı bakteriler…

…hâlâ Dünya’nın çekirdeğindeki elementlerin radyoaktif bozunmasından kaynaklanan sıcaklıkla ısındığından…

…bu olayların çoğunu farketmezlerdi bile.

Dünya, Plüton’un ve Kuiper Kuşağı’nın yörüngelerine ulaştığı vakit…

…Güneş, hâlâ gökteki en parlak yıldız, ancak birçok yıldızdan yalnızca birisi.

Yıldızlar artık gündüz görünür hâle gelmiş bulunmakta.

Sıcaklık, şu anda aşağı yukarı mutlak sıfırın 40°C üzerinde…

…atmosferde bulunan gazların donma noktalarının altında.

Atmosferin yavaşça azota, ardından da oksijen karına dönüşmesiyle…

…maalesef kimse tarafından tadının çıkarılamadığı garip bir manzara ortaya çıkmış durumda.

Bir kaç yıl içinde atmosfer, sadece azıcık gazın kaldığı, buzlu, 10 metre kalınlığında…

…gezegenin her yerini kaplayan bir birikintiye dönüştü.

Donmuş bitki ve hayvan cesetleri karın altına gömüldü.

Dünya, Güneş Sistemi’nden ayrıldığı vakit, artık karanlıkta bir başına dolanan…

…hayatsız ve ıssız…

…bir haydut gezegene dönüşür.

Ancak ilginçtir ki, yine de umut vardır.

İnsanlık, bu potansiyel yok oluş olayını şaşkınlıkla karşılamazdı.

Binlerce yıl önceden farkederdik.

Bir yıldızı durdurmak için yapabilecek çok bir şeyimiz olmazdı, ancak hazırlanabilirdik.

Çoğumuz ölürdü…

…fakat birkaç milyon kişi, jeotermal ve nükleer enerji tarafından desteklenen…

…devasa yapay tesislerde hayatta kalabilirdi.

Hatta, etrafımızda bulunan buzu enerji amaçlı kullanmayı öğrenebilirsek füzyon bile kullanabilirdik.

Buralarda insanlık belki de yüz binlerce yıl yaşayabilirdi.

Günün birinde yaşadığımız koşullara alışır…

…ve yeni nesiller, bir zamanlar kendi yıldızımız olduğu…

…ve Dünya yüzeyinde gezebildiğimiz zamanlar hakkında şüpheli bir şekilde belgeseller izlerdi.

Ve hatta günün birinde başka bir yuva arayışına bile girebilirdik.

Eğer Dünya, yaşanabilir bir gezegeni olan bir yıldızın yakınından geçecek olsaydı…

…yeni bir başlangıç yapmaya çalışabilirdik.

Garip bir şekilde, uzay yolculuğu atmosferin yokluğundan dolayı oldukça kolay olurdu.

Yani son hayatta kalanların Dünya’yı ardlarında bırakıp…

…yeni bir yıldız etrafında yeni bir gezegene yerleşmeleri o kadar da düşünülemez değil.

Belki de bir gün, binlerce sene sonra…

…insanoğlunun torunları, Dünya’nın kadim geçmişi hakkında efsaneler anlatırlardı.

Kayıp yuvamızın…

…bir başına ve ıssız bir şekilde uzayın karanlığında süzülen…

…esrarengiz buzlu bir gezegenin öykülerini…

[Sponsor]