Evrim Nasıl İşler? | Kurzgesagt

🎁Amazon Prime 📖Kindle Unlimited 🎧Audible Plus 🎵Amazon Music Unlimited 🌿iHerb 💰Binance

Video

Transkript

EVRİMİN MEKANİZMASI

Evrim Nedir?

Evrim, dünyadaki yaşamın gelişimidir.

Bu, milyonlarca yıl önce başlamış ve günümüzde hala devam etmekte olan bir süreçtir.

Evrim, bize dünyadaki devasa yaşam çeşitliliğinin nasıl mümkün olduğunu anlatır

ve ilkel bir tek hücreli canlının nasıl olup da bugün gördüğümüz milyonlarca farklı çeşitteki canlıya dönüşebileceğini gösterir.

Öyleyse evrim, Daschund ve Great Dane türündeki köpekleri birlikte gördüğümüzde sorduğumuz soruya bir cevaptır:

Böylesine farklı görünüşteki iki canlının nasıl olur da ataları aynı olur?

Bu soruya cevap vermek için, mantar ya da bitki gibi diğer canlı formlarının yerine, hayvanlara odaklanalım.

Sorulacak ilk soru şu: Nasıl olur da bir hayvan, bambaşka bir türdeki hayvana dönüşebilir?

Aa! Bundan önce bir soruyu cevaplayalım: Tür tam olarak ne demektir?

Tür, çiftleşerek yavru oluşturabilecek kapasitede olan hayvanlar topluluğuna denir.

Ayrıca bu çiftleşme sonucunda oluşan hayvanın da çoğalma kabiliyeti olacaktır.

Bunu daha iyi anlamak için şu noktaları biraz daha yakından inceleyelim:

Canlıların eşsizliği, aşırı çoğalma ve kalıtım yoluyla güvence altına alınmış olur

Ve ikinci birönemli nokta: Seçilim

Haydi eşsizlik ile başlayalım. Var olan her canlı eşsizdir, ve bu evrim için gereklidir.

Türlerin üyeleri görünüşte birbirlerine çok benzeyebilir;

Bununla birlikte, hepsinin az da olsa farklı özellikleri ve karakterleri vardır.

Benzerlerine göre biraz daha büyük, şişman, güçlü, gözüpek olabilirler.

Öyleyse, bu farklılıkların sebebi nedir? Haydi bir tanesine yakından bakalım.

Her canlı, hücrelerden oluşur. Bu hücrelerin çekirdekleri vardır.

Çekirdek, kromozomları içerir ve bu kromozomlar DNA’ya tutunur.

DNA farklı genlerden oluşur ve bu genlerin içinde yaşamın bilgi taşıyıcıları bulunur.

Bunlar, hücreler için talimatları ve emirleri içerdiği gibi, canlıların sahip olduğu özelliklere ve karakterlere de karar verirler.

Her canlıda eşsiz olan tam olarak bu DNA’dır.

Bu DNA, bireyden bireye çok az bir değişim gösterir, herkesin benzer özellikler göstermesinin sebebi de budur.

Fakat bu kadar çok çeşitliliğe sahip DNA nasıl ortaya çıktı?

En önemli faktörlerden biri aşırı çoğalmadır.

Doğada, canlıların türlerinin bekası açısından gerekli olandan çok daha fazla yavruladığını gözlemleyebiliriz.

Yavruların birçoğu sonuç olarak erken ölümle yüzleşmek zorunda kalır.

Bazen yaşadıkları çevrenin kaldırabileceğinden de çok yavruları olabilmektedir.

Bu, tür içindeki çeşitliliğin artmasındaki faktörlerden biridir.

Ne kadar yavru doğurulursa, o kadar küçük farklılık ortaya çıkar.

Ve doğanın istediği de budur: mümkün olduğu kadar fazla “küçük değişiklik”.

Bireylerin eşsizliğinin ikinci en büyük sebebi de kalıtımın kendisiyle ortaya çıkar.

Bu arada, kalıtım, DNA’dan yavruya aktarım anlamına gelir.

Bu süreçte iki faktör etkili olur: rekombinasyon ve mutasyon

Rekombinasyon, iki canlının DNAlarının rastgele karışımıdır.

İki canlı birbirlerine aşık olduklarında, genlerini iki defa rekombine ederler.

Gametlerini oluşturduklarında -ki bu gametler sperm ve yumurtadır- İlk seferinde bunu ayrı ayrı yaparlar.

Gametler, genlerin yarısını alır ve ilerlerler.

İkinci rekombinasyon bir erkek dişiyi döllediğinde gerçekleşir.

Ebeveynlerden her biri DNAlarının %50’sini, bir başka deyişle eşsiz özellik ve karakterterlerinin %50’sini getirirler.

Bunlar daha sonra rekombine olur, ya da karışır. Ve sonuç; yeni bir yavru.

Bu yavrular, rastgele bir DNA karışımına ve dolayısıyla ebeveynlerinin özelliklerine ve karakterlerine sahiptir.

Bu, bir tür içindeki çeşitliliği ve farklılıkları artırır. Hatta daha fazlası…

Ama Mutasyon da evrim için önemlidir.

Mutasyonlar, DNA’daki rastgele değişimlerdir.

Bu ayrıca DNA’daki kopyalama hataları olarak da tanımlanabilir.

Ki bu hatalar toksinler, kimyasal maddeler ya da radyasyon tarafından tetiklenirler.

Bir mutasyon, DNA’nın bir parçasındaki değişiklikle ortaya çıkar.

Bu değişiklikler genellikle olumsuzdur ve kanser gibi hastalıklarla sonuçlanabilir.

Bununla birlikte bunların ayrıca nötr ve olumlu etkileri de olabilir.

Rastgele bir mutasyon olan, insanlardaki mavi göz rengi gibi.

Öyle ya da böyle, bir mutasyon, bir gamete etki etmek durumundadır. Yani bir sperme ya da yumurta hücresine.

Çünkü, yalnızca bir gametteki DNA yavruya iletilebilir.

X-ray cihazlarından, herhangi bir tehlikede olmayan diğer organlarımızı korumamız gerekmediği halde, cinsel organlarımızı korumamızın sebebi de budur.

Özetle, kalıtım sürecinde canlılar, özelliklerini yavrularına DNA formunda iletirler.

Rekombinasyon ve mutasyon DNA’yı değiştirir, böylece her bir çocuk ebeveynlerinden farklı bir görünüme sahip olur

Ve ebeveynlerinin özelliklerinin rastgele karışımını alırlar.

Burada önemli bir kelime vardır: Rastgele.

Tüm bu süreç şansa dayalıdır.

Rastgele rekombinasyon ve mutasyon, karakter ve özelliklerin rastgele karışımına sahip bireylerle sonuçlanır.

Ki onlar, bunları sırayla ve rastgele karıştırır ve iletirler.

Fakat nasıl oluyor da canlılar çevrelerine bu kadar mükemmel bir şekilde uyum göstermişken, bu kadar çok şey, bu kadar fazla şansa kalmış durumda.

Örneğin, sopa çekirgesi, sinek kuşu ya da kurbağa balığı?

Cevabı ikinci anahtar nokta veriyor: Seçilim.

Doğal seçilim sürecine her bir birey maruz kalmaktadır.

Öğrendiğimiz gibi, her bir birey, diğer türdeşinden bir şekilde farklıdır.

Ve bir türün içinde kapsamlı bir varyasyon bulunur.

Çevresel etkiler, canlılara etki ederler. Bu sözde seçilim faktörleri şunları kapsar:

Yırtıcılar, parazitler, aynı türdeki hayvanlar, toksinler, yaşam çevresindeki değişiklikler, ya da iklim.

Seçilim her bir canlının maruz kaldığı bir süreçtir.

Her canlı, eşi olmayan özellik ve karakteristiklerin karışımına sahiptir.

Bu karışım, onların çevrelerinde hayatta kalmalarına yardımcı olur. Ya da olmaz, duruma göre.

Uygunsuz karışıma sahip birey, doğa tarafından seçilecektir.

Doğru karışıma sahip olanlar yaşayacak ve gelişmiş özellik ve karakteristiklerini iletebileceklerdir.

Çeşitliliğin bu denli önemli olmasının sebebi budur.

Canlıların, mümkün olduğunca farklı yavru yapma çabalarının sebebi budur.

Böyle yaparak, yavrularından en azından bir tanesinin doğal seçilim sürecini geçmelerinin ihtimalini artırırlar.

Onların hayatta kalma şanslarını en yüksek seviyeye getirirler.

Bunun iyi bir örneği, uzak bir adada yaşayan bir grup ispinoz kuşu üzerinde gözlemlenebilir.

İspinoz kuşları, bilim dünyasının en şöhretli hayvanlarındandır.

Ve Darwin İspinozları olarak bilinirler. Ki isimleri, onları keşfeden Charles Darwin’den gelmektedir. Bu İspinoz kuşlarının hikayesi.

Birkaç yüzyıl önce, küçük bir grup ispinoz kuşu,muhtemel bir fırtınanın etkisiyle, Pasifik’in ortasındaki Galapagos Adası’na sürüklenmiştir.

İspinozlar burada kendilerimi yepyeni bir çevre içerisinde buldular.

Gerçek bir ispinoz cenneti: Bir yiyecek bolluğu ve yırtıcıların olmadığı bir yer.

Hızlıca ve çok büyük sayılarla ürediler. Ada, çok geçmeden ispinozlarla doldu taştı.

Ki bu yiyecek kaynaklarının git gide kıtlaşması anlamına geliyordu.

İspinoz cenneti, kıtlıkla yüzleşiyordu ve ispinoz dostlar da çoktan rakip hale gelmişlerdi.

Seçilim de işte tam burada müdahil oldu.

Onların kişilikleri ve küçük değişiklikleri, ki bu gözlemde gagalardaki ufak değişimler,

Bazı kuşların kendi türdeşleriyle rakip durumuna düşmelerinin önüne geçiyordu.

Bazı ispinozların gagaları içindeki solucanları için toprakları kazmaya uygundu.

Diğerleri ise parçalanmış tohumları gagalarıyla kavramaya daha uygundu.

İspinozlar, sonuç olarak ekolojik nişlere ayrılmıştı ve bu nişlerde aşırı rekabetten kurtulmuşlardı.

Çok geçmeden öncelikle aynı nişte bulunan diğer ispinozlarla çiftleşmeye başladılar.

Birçok nesil boyunca, ispinozların kendi nişlerini başarılı bir şekilde kullanmalarına izin veren,

bu ayırt edici özellikler çoğaldı.

Solucan-kazıcılar ve tohum-yiyiciler arasında farklar git gide o kadar çok fazlalaştı ki,

Artık birbirleriyle çiftleşmemeye başladılar. Sonuç olarak farklı türler ortaya çıktı.

Bugün, Galapagos adasında yaşayan, 14 farklı ispinoz türü bulunmaktadır.

Ki bunların tamamı, karaya vuran ispinozların soyundan gelmektedir.

Yeni türler, evrim tarafından işte böyle oluşturulur:

Eşsiz bireylerin etkileşimi yoluyla,

Aşırı yavru doğurulmasıyla,

Kalıtımdaki rekombinasyon ve mutasyonla,

Vee son olarak, seçilim yoluyla.

Bu, niçin çok önemlidir?

Bu bize, yaşamın çeşitliliğinin nereden geldiğini ve niçin yaşayan tüm canlıların çevrelerine bu denli muhteşem adapte olduklarını gösterir.

Bu, ayrıca bizleri de kişisel olarak etkiler.

Her bir kişi, bizleri de kapsayan 3.5 milyar yıllık bir evrimin sonucudur.

Atalarınız, yaşamak için savaştı ve uyum sağladılar.

Bu yaşama savaşı aşırı derecede bilinmez bir kavramdı.

Şimdiye kadar dünya üzerinde yaşamış olan tüm türlerin %99’unun soylarının tükendiğini göz önünde bulunduracak olursak,

Kendini bir başarı hikayesinin parçası olarak görebilirsin.

Dinazorlar öldü ama sen yaşıyor ve bu videoyu izliyorsun.

Çünkü inanılmaz derecede özelsin, tıpku şu an hayatta olan tüm canlılar gibi.

Tekrar etmeyen ve eşsiz… Tüm evrenin içinde. [ Türkçe Çeviri: Oral Ünlü ]

Subtitles by the Amara.org community