Bilincin Kökeni - Bilinçsiz Varlıklar Nasıl Farkındalık Kazandı? | Kurzgesagt

🎁Amazon Prime 📖Kindle Unlimited 🎧Audible Plus 🎵Amazon Music Unlimited 🌿iHerb 💰Binance

Video

Transkript

Bilinç, muhtemelen doğadaki en büyük bilmecedir.

Temel anlamı, bilinç hem çevremizde olanları hem de kendi iç dünyamızı anlamamızı sağlar

Ama bilinç hakkında düşünmenin, bizi çıkmaza sokmak gibi bir alışkanlığı vardır.

Hepimiz bilincin ne olduğunu, şu anda deneyimlediğimiz gibi sezgisel olarak biliyoruz.

Ancak tam olarak ne olduğunu saptamaya çalıştığımızda elimizden kayıp gider,

ve sadece biz değil, filozoflar ve bilim insanları da bilinci tanımlamakta zorlanırlar.

Farklı okullar ve fikirler açıklama getirme konusunda birbirleriyle yarışmışlardır ama kimse çözüme yaklaşamamıştır.

Bizi kendimizden ve dünyadan haberdar eden şeyi anlayamıyor olduğumuzun farkına varmak rahatsız edici.

Buradaki belirsizlik, bilinçle zekanın ilişkili olmasına rağmen benzer şeyler olmamalarıdır.

Bilinç ve zeka hakkındaki teorileri başka videolarda derinlemesine konuşacağız.

Bizi insan yapan şeylerin çoğu gibi

bilincimiz de daha az karışık yapılardan evrimleşmiştir.

Bilinç, muhtemelen milyonlarca yılda sayısız mikro adım ilerlemeyle kesintisiz bir şekilde meydana geldi.

Bugün bilince sahip olmaktan zevk alan insanın, bilinçsizlikten bilince atılan ilk adımı neydi?

Bir taşı ele alalım, taşın bir bilinci olmadığından hemfikirizdir.

Gerçi bunu bile kabul etmeyenler olsa da

Bazı panpsişistler bir taşın içinde de yaşam barındığını iddia ederler.

Ancak, taşlar hiçbir davranış göstermediğinden, böyle bir varsayım için sağlam bir zemin yoktur.

Taşların iç yaşamı; ne kanıtlanabilir ne kanıtlanamaz.

Daha yaygın bir başlangıç noktası canlılardır.

Bir canlı ya da benlik, kendini geçindiren ve kendi türünden daha fazla üreten evrenin bir parçasıdır.

Bunun oluşması ve devam etmesi için de enerji gerekir.

ve bu da çevresindeki şeylerin farkında olmanın pratik bir yoludur.

Bilincin orijinal işlevi, enerji ihtiyacını karşılamak için taze besin kaynağına yönelmektir.

Küçük ölçekli yaşamda yemek bulmak için bilinçli olmana gerek yoktur.

Hayvanların en basiti Trichoplax Adhaerens etrafta rastgele hareket eder.

Yemeğin bulunduğu yerde duraksar bulunmadığı yerde hareket eder.

Bu son derece etkilidir ve bu küçük canlıların yemeğin olmadığı yerden ziyade yemeğin bulunduğu yerde daha çok vakit geçirmesin sağlar.

Ama hiçbir zaman belirli bir hedefe doğru yönelmezler ve bu çevrede bilinçli olmaya ihtiyaçları da yoktur.

Bilinçliliğe atılan ilk büyük adım muhtemelen hareket edebilenlerin hareketlerine yön vermeye başlaması ile olmuştu.

Onlar için iyi olan şeye doğru hareket ederlerdi, mesela yemek, ve daha az iyi olan şeyden de uzağa doğru giderlerdi, mesela kendilerinin yemek olduğunu düşünenlerden

Örneğin Dugesia Tigrina, komik yüzüyle bilinen küçük bir kurtçuk

Kurtçuk bazen açtır ve bazen de değildir

Bunun anlamı; kurtçuk hareket ettiğinde hareketleri, sadece dışarıdan gelen uyarılara karşı üretilmiş basit bir otomatik cevap değildir

bu hareket onun fizyolojik durumuna, aç veya tatmin olup olmamasına bağlıdır.

Kurtçuk toksa daha az hareketlidir ama acıktığı zaman lezzetli şeylere doğru hareket etmeye başlar

Kemoreseptörlerini kullanarak çevresini koklar ve kokusu güçlü yemeğe yönelir.

Yemeğini bulduktan ve yedikten sonra kurtçuk kardeşimiz

yediği yemeği sindirmek için tekrar acıkana dek karanlık ve korunaklı bir yere sığınır, tekrar acıkana kadar

Fakat hayvanlar görünürde somut bir amaç olmadan, koku hislerini körü körüne takip ederler

Hala nereye gittiklerine dair pek bir fikirleri yoktur

Bilinç basamağındaki bir sonraki adım; mesafeyi algılamadır, görmek gibi

Görmek dünyamıza içerik ve derinlik ilave eder

Görme yetisiyle kendimizin ve yiyeceklerimizin içinde olduğu alanı algılarız

Bu farkındalığımıza yepyeni bir boyut ekler ve daha tanıdık bir bilince doğru büyük bir adımdır.

Göz gibi görsel bir aparat hedeflerimizi görselleştirmemiz ve üzerlerine kitlenmemizi sağlar.

Ancak bu aşamada dahi sadece görebildiği sürece yemeğin peşinden gider.

Bir sonraki mantıksal adım içeride olmalıdır

Olmayan bir yemeği görselleştirmek için, kişinin dünyanın bir çeşit içsel temsilini oluşturması gerekir.

Bu durumda bir hayvan algısal alanından kaçsa da yemek aramaya devam edebilir.

Dünya ile ilgili olanın bu içsel temsilinden dolayı,

yemeğine ve onu alma arzusuna odaklanmış olarak kalabilir.

Bizler şu anda algılayıp alışabileceğimiz bir dünyadayız.

Bir şeyleri hatırlama yeteneği ortaya çıktı.

Hafıza sağolsun, hayvanlar kovalayınca kaçar fakat sonra hemen geri dönerler.

İlgili bir fenomene, nesne sürekliliği denir.

Bu, nesneleri göremediğimizde bile, onların var olduklarının farkında olmamızı açıklar.

Bazı memeliler ve kuşlar ve belki diğer hayvanlar da bu bilişsel beceriden faydalanırlar.

İnsan bebeklerinde bu yeteneğin gelişmesi sekiz ay civarındadır.

Civcivlerde ise doğduklarından sonraki bir iki günde gelişir.

Bulunmayan bir şeyi hatırlamak, en azından temel bir zaman duygusunu gösterir.

Zaman algısı bilinç basamağında büyük bir basamaktır.

Aynı zamanda, şu andan itibaren dört gözle beklemesini

ve geleceği tahmin etmesini sağlayabilir.

Örneğin tavuklar daha büyük bir yemek alacaklarını bilirlerse önüne konan bir yemeğe direnebilirler.

Bu bir çeşit ertelenmiş hazdır.

Yani bu gelecekte olan bir ödülü görselleştirmedir.

Bu yetişkin insanlar için bile zor bir mücadeledir.

Batı Çalı Kargaları ertelenmiş hazda ustadırlar.

Yiyecekleri daha sonra yemek için zulalarına sakladıklarında, daha özenli bir gelecek duygusu sergiliyorlar.

Çalı Kargaları onları izleyen muhtemel hırsızları fark ederlerse yemeği yeniden saklayabilirler

Bu da demek oluyor ki, kargalar etrafta bilinçli olan ve dünyayı kendi farklı bakış açılarından gören diğer aç varlıkların olduğunu biliyorlar

Kurnaz çalı kargaları bir anlamda arkadaşlarının zihnini okuyabilir.

Zihin okuma becerisi karmaşık bir bilinç seviyesi için çok önemlidir.

Kendini başkalarının yerine koyarak varlıklı rakibini aldatabilir

yada aç arkadaşıyla empati kurabilir.

Dil, zihin okuma yeteneğinin yerini alır ve var olmayanı temsil etmenin yeni bir boyutudur.

Kelimeler, dünya hakkında hipotezler kurmamıza,

ayrıntılı planlar yapmamıza ve başkaları ile iletişim kurmamıza olanak sağlar.

Kelimeler kendimizi ve evrendeki yerimizi düşünmemizi sağlar.

Bilincimiz hakkında bazı şeyler gelecek videolarda olacak.

Öyleyse bilincin kökeni nedir?

Muhtemelen aç varlığımızı yemeklere yönlendirmekle başladı.

Hayatta kalma yarışında hareketsiz veya rastgele hareket edenler elendi.

Muhtemelen tüm her şey daha fazla yeme güdüsüyle başladı.

Dolayısıyla uzay hakkında hayal kurmamıza,

gökdelenler kurmamıza ya da romanlar hakkında takıntılı olmamıza izin veren karmaşık bilinç ile bile,

bir sonraki yemeğimizi nereden alacağımızı düşünmekten vazgeçmememiz şaşırtıcı değil.

Toplum olarak yemek almak için çok fazla düşünce ve yaratıcılık gösterdik,

Ve şimdi yemeği ayağımıza kadar getirtebiliyoruz.

Çok az bilinç çabasıyla.

Bu video hayatın ve evrenin önemli soruları hakkındaki 3 parçalık video serisinin ilk parçasıdır,

ve Templeton dünya bağış kurumu tarafından gelen destek ile yapımı mümkün hale gelmiştir.

Kaynaklarımızı ve ek yazılarımızı videonun açıklamasında bulabilirsiniz,

ya da Rupert Glasgow tarafından yazılmış bilinç hakkındaki kitabı aşağıdaki linkten bedavaya alabilirsiniz.

Eğer bunun gibi daha fazla video yapmamıza yardımcı olmak istiyorsanız

bizi patreon.com’dan destekleyebilir ya da

mağazamızdan posterlerimizi alabilirsiniz.

[Ördek sesleri]