Video
Transkript
Kara delikler, evrendeki en tuhaf varlıklardan biridir.
Sağ duyumuza aykırı gibi görünüyorlar; Nereden ortaya çıktılar?
İçine düşünce ne olur?
Yıldızlar; kendi yer çekimleri nedeniyle devâsa gaz bulutlarından çökerek oluşan
çoğunluğu hidrojen olan, inanılmaz ağırlıktaki madde yığınlarıdır.
Nükleer füzyon, çekirdeklerinde muazzam miktarda enerji saçarak
hidrojen atomlarını helyuma dönüştürür.
Işıma hâlindeki bu enerji, kütle çekimine karşı itme yaparak
iki kuvvet arasında hassas bir denge sağlar.
Çekirdekte füzyon olduğu sürece yıldız da kararlı kalır.
Kendi güneşimizden çok daha fazla kütlesi olan yıldızlarda
çekirdekteki ısı ve basınç, daha ağır elementlerin oluşmasını sağlar,
ta ki elementler demire dönüşene dek.
Önceki elementlerin tersine, demiri oluşturan füzyon süreci,
herhangi bir ışıma üretmez.
Demir, önemli bir miktara ulaşıncaya dek yıldızın merkezinde birikir
ve ışıma ile kütle çekimi arasındaki denge birden kırılıverir.
Çekirdek çöker.
Yıldız, saniyenin küsüratı bir sürede ışık hızının çeyreği kadar bir hızla
çekirdeğe daha çok kütle tıkıştırarak
içe doğru patlayıverir.
İşte bu olay; süpernova patlamasında yıldızın ölmesiyle, evrende bulunan
demirden daha ağır elementlerin yaratılması ânıdır.
Bu da, ya bir nötron yıldızı meydana getirir, ya da yıldız yeterince kütleliyse
çekirdekteki tüm kütle bir kara deliğe çöker.
Eğer bir kara deliğe bakarsanız, göreceğiniz asıl şey olay ufkudur.
Olay ufkunu geçen bir şeyin,
kara delikten kaçması için ışıktan daha hızlı gitmesi gerekir.
Diğer bir deyişle, kaçamaz.
Bu yüzden hiçbir şey yansıtmayan kara bir küre görürüz.
Ancak, olay ufku işin “kara” kısmıysa,
peki ya “delik” kısmı nedir?
Tekillik.
Aslında tekilliğin ne olduğundan tam olarak emin değiliz.
Tekillik, sonsuz derecede yoğun olabilir; yânî, tüm kütlenin, yüzeysiz veya hacimsiz
olarak uzaydaki tek bir noktaya yoğunlaşması anlamına geliyor.
Veya tamamen başka bir şey de olabilir.
Şimdilik, bilmiyoruz.
Sıfır ile bölmek gibi düşünülebilir.
Bu arada, kara delikler, elektrik süpürgesi gibi her şeyi çekmez.
Eğer Güneş yerine eş kütleli bir kara delik koymuş olsak
Dünya için pek bir şey değişmezdi.
Tabii ki, ölümüne donmamız dışında.
Bir kara deliğe doğru düşseniz başınıza ne gelirdi?
Zaman deneyimi, kara delik çevresinde farklıdır.
Dışardan, olay ufkuna yaklaştıkça yavaşladığınız görülecektir.
Yânî, zaman sizin için daha yavaş geçer.
Bir noktada artık öylece donup kalmış görüneceksiniz,
yavaşça kızıla kayacak ve yiteceksiniz.
Öte yandan kendi açınızdan, evrenin geri kalanını
hızlı çekimde izleyeceksiniz, geleceği seyretmek gibi.
Şimdilik, sonrasında ne olacağını bilmiyoruz.
Ancak iki şeyden biri olur diye düşünüyoruz.
Bir: çabucak ölürsünüz.
Kara delik; olay ufkunu geçer geçmez tek bir yönün mümkün olacağı kadar
aşırı miktarda uzayı büker.
Bunu harfi harfine algılayın: olay ufkunun içerisinde
tek bir yönde ilerleyebilirsiniz.
Sanki çok dar bir aralıktan geçerken her adımda arkanızın kapanması gibi.
Kara deliğin kütlesi, öyle yoğundur ki
artık, birkaç santimlik çok küçük mesâfeler bile
kütle çekiminin, bedeninizin farklı bölgelerine milyonlarca kat daha fazla
kuvvetle etki edeceği anlamına gelir.
Bedeniniz gittikçe gerilirken hücreleriniz liğme liğme ayrılır,
sonunda bir atom genişliğinde sıcak bir plazma akımına dönersiniz.
İki: çarçabucak ölürsünüz.
Olay ufkunu geçer geçmez bir ateş duvarına çarparsınız
ve ânında yok olursunuz.
Seçeneklerden ikisi de pek keyifli sayılmaz.
Ne kadar sürede öleceğiniz kara deliğin kütlesine bağlıdır.
Küçük bir kara delik, siz daha olay ufkuna girmeden sizi öldürebilirken
muhtemelen süper kütleli bir kara delik içinde epey uzun
gezinebilirsiniz.
Altın kural olarak, tekillikten ne kadar uzaksanız o kadar
uzun yaşarsınız.
Kara delikler farklı boyutlardadır.
Güneş’ten birkaç kat kütleye ve göktaşı kadar bir çapa sahip
yıldız kütleli kara delikler vardır.
Bir de, her gökadanın kalbinde bulunan
ve milyonlarca yıldır semiren süper kütleli
kara delikler bulunuyor.
Şu ânda bilinen en büyük süper kütleli kara delik, Güneş’in kırk milyar
katı kütleye sahip olan S5 0014+81’dir.
Çapı, 236.7 milyar kilometredir.
Yânî, Güneş ile Pluton arası uzaklığın 47 katı…
Ne kadar güçlü olsalar da kara delikler, Hawking ışıması adlı bir süreçle
buharlaşıp sonunda gidecekler.
Sürecin nasıl işlediğini anlamak için boş uzaya göz atmamız gerekiyor.
Boş uzay gerçekten de boş değildir, Yoktan oluşup
tekrar birbirini yok eden sanal parçacıklarla doludur.
Bu olay tam da kara deliğin kenarında meydana gelirse
sanal parçacıklardan biri, kara deliğin içine çekilirken diğeri
kara deliğe girmekten kurtulup gerçek bir parçacık olur.
Bu yüzden kara delik enerji kaybeder.
Bu, başta aşırı yavaş olur,
sonradan kara delik küçüldükçe hızlanır.
Büyük bir göktaşı kütlesine vardığında
oda sıcaklığında ışıma yapacaktır.
Bir dağın kütlesindeyse Güneş’imizin ısısında ışıyacaktır.
Yaşamının son damlasına geldiğinde Kara delik, milyarlarca adet
nükleer bomba enerjisinde büyük bir patlamayla ışıyıp yiter.
Ancak tüm süreç çok zaman alır.
Bildiğimiz en büyük kara deliğin buharlaşması bir gugol yıl alabilir.
Bu süre, son kara deliğin buharlaşması sırasında ortalıkta kimsenin
olmayacak olması kadar uzun bir süredir.
Evren, o günden çok daha önce yaşanılmaz bir yer olmuş olacak.
Tabii bu, öykünün sonu değil;
Kara deliklerle ilgili çok fazla ilginç fikir var
Bunları ikinci bölümde irdeleyeceğiz.
Fraser Cain’e, bu vidyodaki yardımı için minnettarız.
Bu arada, farklı boyutlarda 4K olarak bazı Kurzgesagt
duvar kağıtları hazırladık.
bunları Patreon sayfamızdan edinip daha çok vidyo yapmamızı sağlayabilirsiniz.
Örneğin bu Aralık ayında ilk kez ayda üç vidyo yapmış olduk.
Subtitles by the Amara.org community