Ne kadar uzağa gidebiliriz? İnsanlığın sınırları. | Kurzgesagt

🎁Amazon Prime 📖Kindle Unlimited 🎧Audible Plus 🎵Amazon Music Unlimited 🌿iHerb 💰Binance

Video

Transkript

Asla geçemeyeceğimiz bir sınır var mı?

Ne kadar denesek de ulaşamayacağımız yerler var mı?

Görünen o ki, var.

Bilim kurgu teknolojisini kullansak bile kendi evrenimizin sınırlarında kapalı kalmışız.

Peki bu nasıl oluyor?

Ve ne kadar uzağa gidebiliriz?

Biz Samanyolu gök adasının sakin bir kolunda yaşıyoruz.

Aşağı yukarı 100.000 ışık yılı genişliğinde ve ortalama boyda spiral bir galaksi olan Samanyolu,

milyarlarca yıldızı, gaz bulutlarını, karanlık maddeyi, kara delikleri, nötron yıldızlarını ve gezegenleri,

merkezindeki süper kütleli karadelik ile birlikte içinde barındırır.

Uzaktan galaksimiz yoğun gözüküyor

ama aslında içinde çoğunlukla boşluk barındırıyor.

Şu anki teknolojimizle bir insanı en yakın yıldıza göndermek binlerce yıl alıcaktır.

Yani galaksimiz oldukça büyük.

Fakat Samanyolu tek başına değil.

Andromeda Gök Adası ve 50 ‘den fazla cüce galaksiyle birlikte,

10 milyon ışık yılı genişliğinde olan ‘‘Yerel Küme’‘yi oluşturur.

Bu küme, “Ölçülemeyen Cennet” (Laniakea) Süper Kümesinin sadece yüzlerce üyesinden biridir ve…

Laniakea süper kümesi de gözlemlenebilir evreni oluşturan…

milyonlarca süper kümeden sadece biridir.

Şimdi varsayalım ki müthiş bir gelecek bizi bekliyor.

İnsanlık 3. Tipten (Tüm gök adasının enerjisini kullanabilen) bir uygarlık olmuş,

uzaylılar tarafından yok edilmemiş,

ve şu anki fizik anlayışımızla yıldızlar arası seyahette muvaffak olmuş

Bu müthiş senaryoda acaba ne kadar uzağa gidebiliriz?

Doğrusu yerel grup, insanlığın bir parçası olacağı en büyük yapılanmadır.

Çok büyük olmasının yanı sıra yerel grup gözlemlenebilir evrenin sadece

%0.00000001’ini oluşturmaktadır.

Bırakın da bu sayı beyninize bir işlesin.

Gözlemlenebilir evrenin yüz milyarda birine sıkışıp kalmışız.

Basitçe sınırlarımızın

ve asla dokunamayacağımız çok fazla evrenin olması bir şekilde ürkütücü.

Neden daha uzağa gidemiyoruz ?

Her şey hiçliğin doğasıyla alakalı.

Hiçlik ya da boş uzay aslında boş değil fakat içinde gerçek enerji bulunduruyor.

Bunlar kuantum dalgalanmaları olarak bilinirler.

En küçük ölçekte sürekli bir aksiyon vardır.

Parçacıklar ve karşıt parçacıklar var olurlar ve birbirlerini yok ederler.

Bu kuantum vakumunu baloncuklardan oluşmuş,

yoğun ve daha az yoğunlukta alanları olan bir yer gibi hayal edebilirsiniz.

Şimdi 13.8 milyar sene geriye evrenin hammadesinde hiçbir şeyin olmadığı zamana gidelim.

Büyük patlamanın hemen ardından kozmik enflasyon olarak bilinen bir olayla,

gözlemlenebilir evren bir misket boyutundan milyonlarca kilometreye saniyenin milyarda birinde genişledi.

Evrenin bu ani genişlemesi o kadar hızlı ve aşırıydı ki bütün o kuantum dalgalanmaları da genişlemişti

ve atom altı uzaklıklar galaksiler arası uzaklığa dönüştü

yoğun ve yoğun olmayan alanlarla

Kozmik enflasyondan sonra kütle çekimi her şeyi birbirine çekmeye başladı.

En büyük ölçekte genişleme, yenmek için çok hızlı ve güçlüydü

fakat küçük ölçeklerde kütle çekimi galip geldi.

Zamanla daha yoğun alanlar veya bölgeler beraber bir grup olma eğilimi gösterdi

Aynı şu an içinde yaşadığımız gibi

Sadece yerel grubun içinde bulunan maddeler bize kütleçekimsel olarak bağlı bulunmaktalar.

Ama bekleyin, problem ne ki o zaman?

Neden kendi bölgemizden bir sonrakine seyahat edemiyoruz?

Burada karanlık enerji her şeyi daha karmaşık yapıyor

Yaklaşık 6 milyar yıl önce karanlık enerji evrene hakim oldu.

Karanlık enerji basitçe görülemeyen ve evrenin genişlemesini hızlandıran kuvvet ya da etkidir.

Neden karanlık enerji var veya neden oluşmuş olduğunu bilmiyoruz.

Fakat onun etkilerini açıkca gözlemleyebiliyoruz.

Evrenin ilk zamanlarında yerel grup çevresinde daha fazla soğuk alan vardı.

Bunlar içinde binlerce yıldız barındıran daha büyük kümelere dönüştü.

Biz bir sürü şey tarafından çevrelenmiş durumdayız.

ama o yapıların veya galaksilerin yerel grup dışında bulunanlardan…

hiçbiri bize kütleçekimsel olarak bağlı değildir.

Yani evren genişledikçe,

bizimle diğer kütleçekimsel bölgeler arasındaki uzaklık giderek artmaktadır.

Zamanla karanlık enerji evrenin geri kalanını bizden uzağa itecektir.

Bunun sonucunda diğer kümeler gruplar ve galaksiler bizim için ulaşılamaz olacaktır.

En yakın galaksi kümesi halihazrda milyonlarca ışık yılı uzaklıkta,

fakat onların hepsi bizden uzağa doğru yakalamayı asla umamayacağımız hızlarda uzaklaşıyor.

Yerel grubu bırakıp galaksiler arası uzaya ve karanlığa uçabiliriz,

fakat hiçbir yere ulaşamazdık.

Biz daha da birbirimize sıkışırken, yerel grup daha da sıkı bağlanmış ve bir araya gelerek

tek devasa eliptik galaksi olan ve yaratıcı olmayan ismiyle Samandromeda’yı birkaç milyar yılda oluşturacaktır.

Fakat olaylar daha da üzücü bir hal almaktadır.

Bir noktada yerel grupun dışındaki galaksiler o kadar uzakta olacaklardır ki

tespit edilebilmeleri için çok sönük kalacaklardır

ve ulaşmayı başaran birkaç foton da o kadar uzun dalga boylarına kayacaktır ki bunları tespit etmek de mümkün olmayacaktır.

Bu olduğunda yerel grubun dışındaki hiçbir bilgi bize ulaşamayacaktır.

Evrenin görüntüsü yavaşca görünmez olacaktır.

Sonsuza kadar bütün yönlere doğru karanlık ve boş olarak gözükecektir.

Uzak gelecekte Samandromeda’da meydana gelmiş akıllı bir varlık,

evrende hiçbir şeyin olmadığını sadece kendi gök adasının bulunduğunu düşünecektir.

Boş uzaya doğru baktıklarında,

sadece daha fazla yokluk ve karanlık görecektirler.

Kozmik arkaplan radyasyonunu göremeyecek,

ve büyük patlama hakkında hiçbir şey öğrenemeyecektirler.

Bügün bizim bildiğimiz kadar bilmenin hiçbir yolunu bulamayacaktırlar.

genişleyen evrenin doğasını, ne zaman başladığını ve nasıl sona ereceğini

Evrenin sabit olduğunu ve sonsuz olduğunu düşünecektirler.

Milkromeda karanlıkta bir ada olacaktır.

Yavaşca giderek karanlığa kayıcaktır

Yine de milyonlarca yıldızıyla yerel grup kesinlikle insanık için yeteri kadar büyük

Sonuçta hala kendi güneş sistemimizden çıkabilmenin yolunu bulmuş değiliz

ve hala galaksiyi keşfetmek için milyarlarca yılımız bulunuyor.

Olabilecek en mükemmel zamanda doğma şansına sahibiz

Sadece kendi geleceğimizi değil fakat aynı zamanda en uzak geçmişimizi de görebiliyoruz

Yerel grup her ne kadar yalnız ve tek başına olsa da