Selena Gomez: My Mind & Me - Türkçe

🎁Amazon Prime 📖Kindle Unlimited 🎧Audible Plus 🎵Amazon Music Unlimited 🌿iHerb 💰Binance

Biraz ellerimi kirletirsem insanlara yardım edebileceğimi sanıyorum.

Çok etik dışı.

Kocan sana duygusal şiddet uyguluyor. Onu terk et.

Tamam.

SCRUBS VE TED LASSO’NUN BAŞYAPIMCISI BILL LAWRENCE’TAN

-Senin için endişeliyim evlat. -[Jimmy] Onun yasını tutuyorum.

[ağlıyor]

Hissizleşiyorsun.

[Paul] Üzüntünün seni boğmasına izin mi vereceksin

yoksa onunla yüzleşip

-üstesinden mi geleceksin? -Yazı tura atacağım.

Defol git buradan.

[Gomez sızlanır, nefes alır]

[arkadaş] Nasıl hissediyorsun?

[Gomez] Çok yorgunum.

[arkadaş] İlaçlarını istiyor musun?

[Gomez] Hımm.

[arkadaş] Cevabı biliyorum ama… almalısın.

-[kamera deklanşörü sesi] -[paparaziler konuşur] Günaydın.

[Gomez] Bir söz vereyim.

Size sadece en karanlık sırlarımı anlatacağım.

19 Aralık.

Böyle yaşamayı bırakmam gerek.

Işıktan neden bu kadar uzaklaştım?

Dilediğim her şeye sahip oldum ve her şeyi yaptım…

ama bana çok zarar verdi.

Çünkü hep Selena var.

-[muhabirler bağırır] Selena! -[hayranlar tezahürat yapar]

[kalabalık çığlık atar]

SPOR ARENASI GÜNEY

[TV sunucusu 1] Gomez’in teklisi “Good For You”

büyük bir başarıya ulaştı.

[TV sunucusu 2] …sosyal medya uygulamasının kraliçesi.

Merhaba Howard.

[TV sunucusu 3] Selena Gomez ve Justin Bieber

-ayrıldı. -[TV sunucusu 4] Yine mi?

Rock yıldızı gibi hissetmiyorum.

-[Jimmy Fallon] Revival… -[tezahürat yaparlar]

…için insanlar bir numara olacağını söylüyor

ve tur yakında başlıyor, değil mi? Mayısta mı?

[Gomez] Mayısta tura çıkacağım.

Ah, aslında LA Spor Arenası’ndayım.

Aa, turun başlamasına iki gün kaldı.

Yanımda saç ve makyaj ekibim var, her gün yeni şeyler deniyoruz.

Ve denemeler yapıyoruz… İşte, şov için

ne yapacağımızı ve şovun kimliğini keşfediyoruz.

-[Gomez] Bunu sevdik mi? -[konuşmalar]

Çünkü aynadan içim görülüyor.

Galiba pullardan. [kıkırdar]

Ortadan… Ortadan bir parça alayım. Evet.

Vajinayı kapatan şeyler var.

-[stilist 1] Tamam. Evet. -Düz olanlardan.

-Bilmiyorum. Garipleşti. -[stilist kıkırdar]

Erkek olsaydım kot pantolon giyer, tişörtümü değiştirir

-ve bere takardım… -[kahkaha atar]

-…ve kimse umursamazdı. -[fermuarı çeker]

Aslında göğüs kısmı iyi.

-Bilmem. -[tasarımcı] Sevdin mi?

-Göğse ihtiyacım var. -Çok resmî, “göğüs.”

[Gomez] Vajinam…

-[stilist 1] Hayır, değil. Sadece… -…her kostümde.

-Sen değilsin… -Ben…

-Kendimle dalga geçiyorum. -[stilist 2] Şuna bak.

-[stilist 3] Sorun sen değilsin, vajinam. -Evet, vajinam.

Gururla giyeceğim güzel bir vücut ve sahip olmadığım popoyu istiyorum.

-Vücudum çok genç. -[moda ekibi üyesi] Evet.

-“Ah, bekleyin” demek istemiyorum. -[ekip konuşur]

Bir kadın gibi görünmek istiyorum, 12 yaşındaki bir erkek çocuğu gibi değil.

[piyanoda “Who Says” şarkısı çalar]

♪ Başka biri olmak istemezdim ♪

♪ Evet ♪

♪ Kendime güvenimi kaybettirdin ♪

SON TUR PROVASI

♪ Yeterince iyi olmadığımı söyledin ♪

♪ Ama sen işlenmemiş bir elmasken Beni nasıl yargılayabilirsin? ♪

♪ Eminim kendinle ilgili Değiştirmek istediğin şeyler vardır ♪

♪ Ama bana gelirsek Başka biri olmak istemezdim ♪

♪ Na-na-na-na, na-na-na-na, Na-na-na-na-na ♪

♪ Na-na-na-na, na-na-na-na, Na-na-na-na-na ♪

♪ Güzellik kraliçesi değilim Sadece kendim olduğum için güzelim ♪

♪ Na-na-na-na, na-na-na-na Na-na-na-na-na ♪

♪ Na-na-na-na, na-na-na-na Na-na-na-na-na ♪

♪ Güzel bir hayat yaşamaya Hakkın var ♪

♪ Hadi ama Kim diyor ki? ♪

♪ Mükemmel olmadığını kim diyor? Değersiz olduğunu kim diyor? ♪

♪ Acı çekenin bir tek sen olduğunu Kim diyor? ♪

♪ Bana güven Bu, güzelliğin bedeli ♪

♪ Hoş olmadığını kim diyor? ♪

♪ Güzel olmadığını kim diyor? ♪

♪ Kim diyor? ♪

[vokal yapar]

♪ Elbise çok uzun ♪

♪ Ve açılmasından nefret ediyorum ♪

Çok kötü.

-[arkadaş 1] Sorun ne? -Her şey. Çok kötü görünüyor.

[Gomez ağlar] Ben sadece…

Ne yaptığımı hiç bilmiyorum. [burnunu çeker]

-[arkadaş 2] Ne zamandan beri? -Aa, başından beri. [burnunu çeker]

Kafamın içindeki ses diyor ki “Bunu kaçırdın.

Bu berbattı. Bu berbat.

Ah, kendini ekranda görüyorsun.

Vay canına, bu çok kötü görünüyor.”

Ve sonra burada oturuyorum ve kıyafetlere ayağım takılıyor

ve sanki, bu sadece…

-Hayat enerjimi emiyor… -[arkadaş 2] Evet.

…ve sahneye çıkmak istemiyorum. [burnunu çeker]

Baskı çok bunaltıcı çünkü elimden gelenin en iyisini yapmak istiyorum

ama ben… ama yapamıyorum… yapamıyorum… [burnunu çeker]

John ne düşünüyor bilmiyorum.

John’la konuşmak istiyorum çünkü… onu hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum.

Disney’li bir çocukla iş yaptığını düşünmesini istemiyorum, yani…

John orada dururken

-gülümsüyordu. -Heyecanlıydı.

[arkadaş 1] Hepsi kafanda.

Her şey çok berbat çünkü şu şarkı olayı da var.

Bu sabah Justin’le olan şarkı hakkında beni aradı

-ve ben de… -[arkadaş 1] DJ olayı mı?

“Ne zaman tek başıma yeterli olacağım?” dedim.

-[menajer] Onu düşünme. -Yani, ne zaman tek başıma…

Ne zaman tek başıma yeterli olacağım?

Başka birinin adının geçmesine ne zaman gerek kalmayacak?

-Yani, bu çok… -[menajer] Zaten yeterlisin.

[arkadaş 1] Selam John.

-Çok üzgünüm. -[Janick] Neden üzgünsün?

Sadece benimle çalıştığın için pişman olmanı istemiyorum…

-Ne? -…veya bir şey gerek…

INTERSCOPE GEFFEN A&M RECORDS BAŞKANI

-Harikaydın. -İkimiz de yanındaydık.

Kostüm kötüydü. Her şey çok kötü görünüyordu.

Harikaydın. Bence muhteşemdi.

Sarılabilir miyiz? Sana sarılacağım. [kıkırdar]

Bence harikaydın. Çok iyiydi.

-[arkadaş 2] Cidden. -“Me and My Girls” harikaydı.

[arkadaş 1] Evet. John böyle duruyordu. John şöyleydi…

Keyfini çıkarıyordum. Muhteşemdi.

[Gomez] Çocuk işi gibi mi?

-Öyle değil. -[arkadaş 2] Hayır.

Geçmişim gibi olmasını istemiyorum.

Ama geri geliyor.

Şu an kendinin en büyük düşmanısın.

Kafandaki olumsuz düşüncelerin seni ele geçirmesine izin vermemelisin.

-Kostümler değişir. -[arkadaş 1] Evet.

Işıklar değişir. Setler değişir.

Sahne istemiyorsan yerde şarkı söyleyebilirsin.

İnsanların ne sevdiği önemli değil. Senin sevmen lazım.

İyi hissetmen lazım. Bu senin şovun.

Kendine çok yüklenme. Harika olacak.

-John teşekkürler. -Seni görmek harikaydı.

-Üzgünüm. Teşekkürler. Pardon. -Görüşürüz.

Teşekkürler. Hayır. Gerçekten harika.

Teşekkürler.

-[burnunu çeker] -[arkadaş 1] Ay.

Üzgünüm. [ağlar]

Çok bunaltıcı.

[ekip üyesi] Geliyorlar.

CUMA - 6 MAYIS

PARTİNİN EV SAHİBİ SELENA GOMEZ

[kalabalık konuşur]

AÇILIŞ GECESİ

DİRİLİŞİM REVIVAL TURU

-[Gomez] Theresa? -[asistan] Selam.

-Tansiyon aletimi getirdin mi? -Evet. Burada.

[asistan] Lupusun için, değil mi?

Evet.

-Şimdi basayım mı? Başlatayım mı? -Hı hı. Hı hı.

-İyi, değil mi? -Mükemmel.

[asistan] Nasıl biliyorsun?

109’a 78 çok iyi.

Ortalama olarak 120 ile 78 arasında olmalı.

Ama tansiyonum yükseldiğinde

genelde büyüğü 145 ile 150 arası, küçüğü ise 100 oluyor,

-bu da felç geçirebilirim demek. -Vay canına.

[asistan] Anladım.

-120’nin altında kaldığı sürece… -Tur için burada kalsın mı?

Yani, küçük…

-Otobüste kalabilir. -Tamam.

Her ihtimale karşı yanımızda olsun.

[menajer] Hediyemiz var, sonra seni yalnız bırakacağız.

-[kıkırdar] -Bununla başlayabilir misin?

Bu, ben ve Zack’ten.

SELENA’NIN MENAJERLERİ

Bu, senin için ve tur için topladığımız bir şey.

[Gomez] Bu ne?

Her gece iyi şans getirmesi için uğurlu bir kelime

ve o kelimeyi düşüneceksin…

[Morgenroth] Makyaj masana koy.

…senin için. Ve her şov için farklı bir kelime var.

-Çok naziksiniz. -[Gomez] Ah, tanrım.

-Şuna bak. -[ekip üyesi] Çok tatlı.

Bizi ağlattı.

Her gün birini seçeceksin.

-Çok güzel. -Harika, değil mi?

-Çok teşekkürler. -Seni çok seviyoruz.

[Keshishian] Sana sorum şu,

hayranlarınla tanışma süresi çok mu uzun?

Yaklaşık bir buçuk saat ayarlamışlar.

O kadar süreceğini sanmam.

-Ne düşünüyorsun? -Bazen uzatıyorlar.

-Bugün doğum günüm. -Öyle mi? Mutlu yıllar.

-Sağ ol. -Kaç yaşındasın?

-On üç. -Ah, tanrım.

Üç yaşımdan beri her sene doğum gününü kutluyorum.

-Benimkini mi? -Doğum…

Doğum günü partileri yaptım, pasta ve çalma listeleri vardı.

-Çok tatlısın. Sağ ol. -[fotoğrafçı] Fotoğraf alabilir miyiz?

-İşte böyle. -Heyecan…

-[fotoğrafçı] Üç, iki. -Evet. Hadi.

-Çok güzel. -[ebeveyn] Ağlama.

[fotoğrafçı] Ay. Çektim.

“Bir numaralı sevgilim” yazar mısın?

-Tamam. -[kahkaha atar]

[Gomez kıkırdar]

Evet. Birden fazla sevgilim var.

-[kahkaha atar] -Ben…

Bir numara olabilir miyim?

-Evet. -Evet, tamam.

-[konuşmalar] -[piyano çalar]

[ekip üyesi] İkisi çok uygunsuz şeyler duydu.

♪ …Şükürler olsun Şükür… ♪

Tüm emekleriniz için çok teşekkür ederim.

Benim için düşündüğünüzden çok daha anlamlı.

Bu, şu ana kadar yaptığım en önemli tur,

o yüzden her gün bu kadar duygusaldım.

Umarım oraya çıkar, insanlara ilham verir ve çok eğleniriz.

Ve ayaklarımıza, ellerimize, enstrümanlarımıza, her şeye şükrediyorum.

Işıklarımız, Baz, Melissa, herkes.

-Sizi seviyorum. Tanrı adına. Âmin. -[tur ekibi] Âmin.

[kalabalık tezahürat yapar]

[“Me and the Rhythm” çalar]

♪ Ah, ateş ortak noktamız ♪

♪ Geçmişin nasıl olursa olsun ♪

♪ Benimle özgür ol, ah ♪

♪ Ve herkes dokunulmak istiyor Herkes sevişmek istiyor ♪

♪ Ama ben dans ederken ♪

♪ Sakın aşk şarkısı çalma ♪

♪ Konuşmak zorunda değilim ♪

♪ Bırak kimyasallar işini yapsın ♪

♪ Enerji çok artana kadar ♪

♪ Ah ♪

♪ Evet, tek ihtiyacım ♪

♪ Ritim, ah, ah ♪

♪ Ben ve ritim ♪

♪ Ah, ah, arada bir şey olmasın ♪

♪ Evet, ritim, ah, ah ♪

♪ Ben ve ritim, ah, ah ♪

[kalabalık] ♪ Kim diyor, kim diyor? ♪

♪ Kimin dediğini bana söyler miydin? ♪

♪ Evet, kim diyor? ♪

♪ Kim diyor? Mükemmel olmadığını kim diyor? ♪

♪ Değersiz olduğunu kim diyor? ♪

♪ Acı çekenin bir tek sen olduğunu Kim diyor? ♪

♪ Bana güven, bu, güzelliğin bedeli ♪

♪ Hoş olmadığını kim diyor? ♪

♪ Güzel olmadığını kim diyor? ♪

[kalabalık, Gomez] ♪ Kim diyor? ♪

-[kalabalık tezahürat yapar] -Siktir.

-[deklanşör sesi] -[hayran] Selena!

-Big Ben’in oradayız. Ne haber? -[kahkaha atar]

[“Me and My Girls” çalar]

♪ Ben ve kızlarım, ben ve kızlarım ♪

♪ Ben ve, ben ve Ben ve, ben ve kızlarım ♪

[mariachi müziği çalar]

-[“Me and My Girls” şarkısı çalar] -[konuşmalar]

[TV sunucusu 1] Uyuşturucu sorunu olduğuna…

[TV sunucusu 2] Partilere çok gidiyor. Kontrolden çıktı.

[kalabalık tezahürat yapar]

Hadi!

-[kalabalık yaygara koparır] -[motor hızlanır]

Sahneye çıkmak üzereyim.

-Şans dileyin. -[tezahüratlar]

[“Sober” çalar]

♪ Ayıkken Beni nasıl seveceğini bilmiyorsun ♪

♪ Şişeler bitince beni kendine doğru… ♪

[hayran] Seni seviyorum.

[paparazi] Justin Bieber seni rehabilitasyona mı gönderdi?

[muhabir] Justin’in yeni sevgilisi var.

[paparazi 2] Kıskandın mı Selena?

♪ O eski aşktan çok sıkıldım ♪

Selena. Yine içiyor musun?

-Selena. Alkol nerede? -Yine içiyor musun?

-[Gomez] Söyleyin. -[yaygara kopar]

[kalabalık] ♪ O eski aşktan çok sıkıldım ♪

♪ O bok beni paramparça ediyor ♪

-Ölüyordum. -[ekip üyesi] Evet.

[Gomez] Ne eksik? Yani, ne yapmam gerek?

[arkadaş] Herkes ayaktaydı…

Burası çok kalabalık. Özür dilerim. Çok kalabalık.

-[arkadaş] Analizi bırak. -[Gomez] Hayır.

-[arkadaş] Mutlu ol. -Mutluyum.

Nefret ediyorum. [sızlanır]

[derin nefes alır]

Bir kadın olmak ve deli olmak

çok zor.

Beni sinirlendiren başka bir şey.

Üstümü değiştiriyorum,

sonra bir kolum yırtıldı, ardından diğer yırtıldı

ve elbisemin altının tamamı yırtıldı.

♪ Ah, o… ♪

[muhabir] Justin hakkında ne hissediyorsun?

[muhabir 2] Üzgün müsün?

-[muhabir 3] Yorgun musun? -[muhabir 4] Hep yorgun.

[paparaziler yaygara koparır]

Bazen ben… uyanıyorum ve motivasyonum olmuyor.

55 PERFORMANSTAN SONRA REVIVAL TURU İPTAL EDİLDİ

[muhabir] Selena ara verdi,

anksiyete, panik atak ve depresyonla boğuşuyor.

[muhabir 2] Uyuşturucu dedikoduları vardı.

[muhabir 3] Ünün ve parti hayatının

ona ve kariyerine zarar vermesine izin verdi.

[asistan] Bir noktada “Artık yaşamak istemiyorum.

İstemiyorum” diyordu.

ESKİ ASİSTANI

Ve ben de dedim ki “Bekle. Ne?”

Gözlerinin içine bakınca

bir şey göremediğin anlardan biriydi.

Kapkaranlıktı ve çok korkutucu.

“Tamam, siktir et.

Bunun bitmesi ve eve gitmemiz lazım.” dedim.

Onunla ciddi bir konuşma yaptık…

SELENA’NIN ARKADAŞI

…“Neler oluyor?” dedik.

Cevabı, “Bilmiyorum. Açıklayamıyorum. Keşke ne hissettiğimi

hissedebilseydiniz” oldu.

Çok kaotik olduğunu ve bir sürü ses duyduğunu hatırlıyorum.

O sesler gittikçe yükseldi.

Bu, bir tür psikotik krize neden oldu.

Selena Gomez birkaç haftadır, aa, kötü durumda.

Geçen sene lupusla boğuşuyordu ve böbrek nakli hayatını kurtardı.

Bunun sonucunda

eylülün son haftasında akyuvar sayısı çok düşüktü.

Tamamen tıbbi bir durum ama duygusal bir krize dönüştü.

[muhabir 2] Serumunu koparmaya çalışıyordu.

Ve o kadar kötüydü ki onu akıl hastanesine götürdüler.

Sinir krizi geçirdiğini TMZ’den duyduk.

Beni aradılar ve kızımın neden…

SELENA’NIN ANNESİ

…sinir krizi yüzünden hastanede yattığını sordular.

Benimle konuşmak istemiyordu

ve öleceğinden korkuyordum.

[Stevens] Benim gördüklerimi

ve hastanedeki hâlini görselerdi

onu tanımazlardı.

Ve çok üzgündüm

çünkü psikoz, günler, haftalar, aylar, seneler ve bazen bir ömür boyu sürebilir.

Olabildiğince dayanıp tedavilerinde yardımcı olmaya çalışıyorsun

ve bunu yapmak çok zor,

yatağa gittiğinde ertesi gün uyanmalarını umuyorsun.

[Gomez] Düşüncelerim sıkça zihnimi ele geçiriyor.

Geçmişimi düşünmek acı veriyor.

Yeniden nefes almayı öğrenmek istiyorum.

Kendimi seviyor muyum?

Kendi kendime nefes almayı nasıl öğrenirim?

[derin nefes alır]

[Teefey] İyileşmesi bir mucize…

[sesi titrer] …ama hep yeniden olacağına dair bir korku var

ve hepimizi çok üzüyor.

EVİNE VE YATAĞINA HOŞ GELDİN SEVGİLER

[Gomez] Bipolar bozukluk tanısı koyuldu.

Dürüst olacağım,

akıl hastanesine gitmek istemiyordum.

İstemiyordum

ama artık kendi zihnimde hapsolmak da istemiyordum.

Hayatımın bittiğini düşündüm. “Sonsuza dek böyle olacak” dedim.

Bu yüzden insanlara arkadaşlarımın ve ailemin muhteşem olduğunu söylüyorum,

özellikle annem ve üvey babam Brian.

Çünkü bazen onlara söylememem gereken şeyler söyledim,

bazen kötü davrandım ve bunu yapmamalıydım. [burnunu çeker]

Ben olmadığımı biliyorlar,

ertesi gün uyandığımda diyorlar ki…

[kekeler] Ne olduğunu anlatıyorlar ama onlar… Açıklıyorlar…

Diyorlar ki “Bak, o konuşanın sen olmadığını biliyoruz

ve çok endişeliyiz ve… Sadece seni sevdiğimizi bilmeni istiyoruz.

Dün gece ile şimdi arasında bir şey değişmedi.”

Ama onlarla bunu konuşursam

defalarca şunu diyorum, işte…

“Çok üzgünüm” diyorum.

Çünkü yaptığım bazı şeyleri hatırlıyorum

ve çok kötüydüm.

Bu yüzden… Bugün bile “Teşekkürler” ve “Özür dilerim” diyorum

ve yaptığım her şey…

Ve her zaman dediler ki “Her şeyi öğrendikten sonra

çok mantıklı geldi Selena.

Yani, hiç bu kadar iyi olmamıştın

ve bunu gördüğümüz için çok mutluyuz ve senden asla vazgeçmeyiz.”

Ve vazgeçmelerinin daha iyi olabileceği zamanlarda bile vazgeçmediler.

[kekeler] Daha iyi durumdayım ama…

[iç çeker] Bilmiyorum.

Galiba bazen açıklayamıyorum.

[piyano çalar]

-[detone çalar] -Hayır.

Kafam karıştı.

İlk çıktığımda

tanımla nasıl başa çıkacağımı bilmiyordum.

Ya yeniden olursa?

Ya bir sonraki sefer dönemezsem?

Daha fazla bilgi edinmem gerekiyordu.

Yavaş yavaş başa çıkmalıydım.

Çocukken gök gürültüsünden çok korkardım.

Teksas’ta büyüdüm

ve yıldırımın ve gök gürültüsünün hortum habercisi olacağından korkardım.

Ama annem bana fırtına, yıldırım

ve gök gürültüsünü açıklayan bir çocuk kitabı verdi

ve dedi ki “Ne kadar bilgi edinirsen

o kadar az korkacaksın.”

Ve çok yardımcı oldu.

[bebek Gomez] Seni seviyorum.

-Seni seviyorum. [öper] -[konuşmalar]

[Gomez] Annem hep hayattan korkmamamı öğretiyordu.

-Çok güçlü bir ruh. -[Teefey] Burnun mu? Kapıya mı çarptın?

[Gomez] Çok gençti, hâlâ okula gidiyordu

ve aklınıza gelebilecek tüm işleri denedi.

[Teefey] Çocuğum.

Dedi ki “Şu anda bunları yaşıyoruz ama durmayacağım.

Pes etmeyeceğim. Hayatımı bundan daha iyi hâle getireceğim.”

[Teefey] Bir tane buldum. “Evden çalışın. Günlük 145 dolar.

Yerel bir şirket için postaları işleyeceksiniz.”

-Evet. Hey, bunu yapabilirim. -[mırıldanır]

[Gomez] İşte, annem…

Beni lisedeyken doğurmuş.

[mırıldanır]

Baba?

[Gomez] Annem ve babam ben beş yaşındayken ayrıldı.

Annem işteyken anneannem ve dedem bana bakardı.

…dedenle ilgili söylediğin şarkı?

[şarkı söyler, anlaşılamaz]

[şarkı söyler, mırıldanır]

[bebek Gomez] Selam baba.

[Gomez] Babamın üzerindeki baskıyı hayal edemiyorum.

Anlıyorum.

[Gomez] Çok pişmanlığı var

ve derdi ki “Üzgünüm mi hija. Ben sadece…

Seninle nasıl konuşacağımı bilmiyorum.” [burnunu çeker]

Ama beni dünyadaki en güzel kız gibi

hissettirirdi.

İstediğim her şeyi yapabilirdim ve kimse bana uygun değildi ve… [burnunu çeker]

Onu çok özlüyorum…

ama bunu biliyor, o yüzden…

Onun fotoğrafını çek ve sonra bizi çekeceksin, tamam mı?

-[Teefey] Şuraya geç. -Bekle, geliyorum.

Fotoğraf çekeceğim.

[ikisi de] Sonsuza dek arkadaşız.

[Teefey] Tek söyleyeceğiniz bu mu?

Tamam. [fısıldar]

[Gomez] Priscilla kuzenim,

büyük ihtimalle annemden sonra bana en yakın olan kişi.

Her şeyi beraber yaptık.

[konuşur, kahkaha atarlar]

Hâlâ bugün bile o benim hayatım. Ailem.

Aslında hiç yapmadık. Onlara hiç dönmedik.

-[Teefey] Nereye gidiyoruz? -İşte…

-Çay için Chicken Express’e. -[Teefey] Peki.

[Cosme] Ekmek seviyorsan o da var.

Hayır, biz… [kıkırdar] Sadece buzlu çay istiyorum.

-[Gomez] Bekle, üç tane alacağız. -[Cosme] Üç, aa, büyük boy çay…

-Birinde ekstra buz olsun. -[Gomez] Lütfen.

[çalışan] Tamamdır.

-Lafımı öyle kesemezsin. -Yani, “lütfen” demedin.

Demek üzereydim.

[Gomez] Eve her dönüşümde

hatırladığım yerlere gidiyorum.

Çünkü o parçamı kaybetmek istemiyorum.

[kapı zili çalar]

[arkadaş] Bu okulda mısın?

-[kapı zili çalar] -[resepsiyonist konuşur] Bip!

-[resepsiyonist konuşur] -Merhaba…

Binaya girecekseniz ehliyetinizi görmem gerek.

-Ehliyet mi? -Evet.

-Tamam. -[arkadaş] Al. Birini al.

-Herkesinkini görmem gerek. -Ah.

[kıkırdar] Benim yok.

Tamam, her neyse. [kekeler] Küçükken burada okudum.

Aa, adım Selena, sizi rahatsız etmek istemedim ama teşekkürler.

-Rica ederim. -Hoşça kalın.

Tamam, güle güle.

[arkadaş] Evet.

[memur] Sizin…

Kimin ehliyeti var?

-Herkesin. -[arkadaş] Var.

-[Mingus] Eskiden… -Burada okudum

-ve görmek… -[memur] Sorun yok.

[Mingus] Öğretmen misiniz?

-[kekeler] Memurum. -Ah, anladım.

Ama… Evet, ofiste çalışıyorum.

[çalışanlar yaygara koparır]

[Gomez] Selam millet.

Herkes sakin olsun.

Siz yardım mı ediyorsunuz? Kaç yaşındasınız?

[hepsi] On üç.

[Gomez] Çok güzel. Burada okudum, biliyor musunuz?

-[hepsi] Evet. -[Gomez] Öyle mi?

Tamam. Sadece Dylan Alvarado’dan hoşlanıyordum, aa…

İlkokulda Sammy’den.

Tamam. İlkokul, Sammy Rodriguez’di.

-Sonra Dylan Alvarado, Keith Maupin… -Keith.

Eli de orada bir yerdeydi.

Hımm. Hayır, pek sayılmaz. Gerçekten mi?

-Evet. -Tamam.

Sonra Danny Jones’da Matthew.

Bu kadar.

Hiçbiri benden hoşlanmıyordu.

-Ama pişmanlar. -Evet, öylesine söyledim. [kıkırdar]

[Cosme] Çocukken dışlanıyordu, anladınız mı?

Yani, okulda çok fazla insanla konuşmazdı.

Birkaç… İki veya üç arkadaşı vardı

ama çok sevgilisi olmadı, anlarsınız. [kıkırdar]

Buraya gelip yemeğimi alırdım

ve tam burada, uzun bir masada otururdum.

-Ama genelde tektim. -[arkadaş] Hayır…

[öğrenciler karşılar]

-Selam. Adım… Adım Selena. -[öğrenci] Seni gördüm.

Bir şeyi yapamayacağınızı

düşünüyorsanız sizi kendinizden başka kimsenin durduramayacağını bilin.

Yapmak istediğiniz şeyi yapmaya devam etmelisiniz.

-İlham vericiydi. -Yani… Ah, ben…

-Öyle mi? -Harika. Harika.

-[öğrenciler alkışlar] -Bu yüzden kıçlarına tekme… Ah, pardon.

-[kahkahalar, yaygara] -Disiplin cezası alacaksın.

Merhaba Danny Jones Ortaokulu öğrencileri.

Şu an Selena Gomez konuşuyor.

Dersinizi bölmeme izin verdiğiniz için sağ olun.

Ve bir hatırlatma yapayım, öğretmenleriniz o kadar da kötü değil.

Sadece çalışmanız gerek. [kıkırdar]

Ona sarılmalısın. Ağlayacak.

-[öğrenci 1] İmza alabilir miyim? -Büyük hayranın.

[öğrenci 2] Ah, tanrım!

Rica ederim.

-Ben de sarılabilir miyim? -[öğrenci 3] Ben de.

[öğrenciler yaygara koparır]

-[Gomez] Burası benim… -[Mingus] Hiç bilmiyorum.

…büyüdüğüm yer.

Bu benim evim.

-[Mingus] Öyle mi? -[Gomez] Evet.

[Mingus] Eminim el izin hâlâ oradadır.

Tam burada…

Zavallı komşular, bir adam tam burada uyuşturucu satardı

ve biz de pencereden izlerdik çünkü dışarı çıkmamız yasaktı.

-Komşulara üzülüyordum… -[Cosme] Evet.

…çünkü arabasını buraya park ederdi,

bagajında… [ağzını şapırdatır]

-Kapı değişmemiş. -Ah.

Selam.

-[ev sahibi] Selam. [kıkırdar] -Adım Selena.

-Nasılsınız? -Nasılsınız?

-[ev sahibi] İyiyim. İçeri gel. -Sorun olur mu?

-[ev sahibi] Hayır. -Tamam.

Ah, tanrım.

Tamam, eskiden burada, aa,

-balık temizlerdim. -[Mingus] Balık temizlerdin.

[Gomez] Evet.

[Teefey] Selena, ne yapıyor?

Kanını temizliyor.

-Burası yatak odam. -[ev sahibi] Biraz dağınık gerçi.

Bu dolaptaki çizimlerim hâlâ duruyor mu diye bakabilir miyim?

Ah, kaldırmışlar.

-[Cosme] Gitmiş mi? -Evet.

Eskiden Cole ve Dylan Sprouse’a hayrandım,

o yüzden dolabıma girip bir şeyler yazardım.

-[Cosme] Hayır. -Sağ ol.

-Bunda yazılar var. -Gerçekten mi?

Cole’a gerçekten aşıkmışsın.

-[Cosme, ev sahibi kıkırdar] -Ah, tanrım. Yok artık. [nefesi kesilir]

Yani… Cole, bunu görürsen özür dilerim.

SELENA KALP COLE

[Cosme] Otururdum…

-Aa, Christiana? -Evet?

Burada… Anneannem fotoğrafı gösterebilir.

Fotoğraf çekiyordu. Ben aynada kendime bakıyordum.

O zaman Barney’ye çıkacağımı öğrendim.

-[Christiana] Tanrım. -[Cosme] Telefondaydın.

Burada bir fotoğrafım var.

Her şey harika görünüyor Barney.

♪ Geri dönecek… ♪

[Gomez] İlk işimi aldığımda yedi yaşındaydım.

Gurur duyuyordum çünkü hayatımdan kaçıp Barney’nin dünyasında olacaktım

ve oyun oynayıp şarkı söyleyecektim.

Bilmiyorum, bu kaçışlara âşık oldum.

Sonra hiç durmadım. Sürekli devam ettim.

Ve 11 yaşına geldiğimde Los Angeles’a taşındım,

sadece çalışmak istiyordum. İşimi çok seviyordum.

Ama bunu çok uzun süre yaptıktan sonra,

her şey boş gelmeye başladı.

Nedense yalnız hissediyordum.

Ve turnelere çıkmaya başlayınca daha kötü oldu.

Son tedavi merkezinden çıktıktan sonra

bağ kurmanın beni mutlu ettiğini anladım.

Bu Joyce.

Priscilla emin miyiz?

[Cosme] Evet. Anneanneme sorayım mı?

Çok güzel bir bebek evi vardı ve onu çok istiyordum.

[Cosme] O yüzden mi kapısına kaka koydun?

-Hayır, o Charlie’ydi. -[kahkaha atar]

Hep onunla uğraşırlardı.

Selam.

-Selam, ben Selena. -Evet?

Joyce… Joyce burada yaşarken buraya gelirdim.

-Selena Gomez mi? -Evet.

Evet.

Evet. [kahkaha atar]

Burada mı?

Evet. O, aa… İçeri gelsenize.

-Emin misiniz? -Evet.

Tamam.

Hâlâ sizde şey var mı…

-[Cosme] Bebek evi? -Başka kimse girmesin.

-[Gomez’in nefesi kesilir] -[Joyce] Nasılsın?

-Ah, tanrım. Selam. Kalkma. -[Joyce’un eşi] Teşekkürler.

-[Joyce] Hareket etmeliyim. -[Cosme] Bebek evi.

Selam… Bu… Bu, bebek evi! Kalkma… Kalkma.

[Joyce] Kalkamıyorum.

-[Gomez] Sorun değil. -Kel kafamı beğendin mi?

Evet, harika görünüyorsun.

Onu aştım ama bu sene iki defa ayak bileğimi kırdım.

-Kal… Kalkamıyorum. -Evet, neler yapıyorsun?

Yani, pek bir şey yapmıyorum.

Hımm. Üzgünüm.

Ayak parmağımı kırdım.

Sağlığın nasıl?

[Gomez] Sağlığım iyi. Lupusum hafifledi.

-Güzel. -Ve bundan çok mutluyum.

İki sene önce böbrek nakli oldum

ve şimdilik her şey yolunda.

-Peki, güzel. -Evet,

-Her gün ilaçlarımı alıyorum. -Lupus, MS’in kuzeni gibi.

Gerçekten mi? Bilmiyordum.

Birçok semptomu benziyor. Otoimmün… Otoimmün hastalık.

-Öyle mi? -Hakkımda ne hatırlıyorsun?

Hatırladığım… [iç çeker] Buraya geldiğimizi ve Charlie ile

sana kök söktürdüğümüzü hatırlıyorum.

Tamam. [kıkırdar] Kendi itiraf etti.

Evet, ettim. Ve özür dil…

Başka bir şey hatırlamıyor musun?

Hatırlıyorum. İçeri girmemize izin verirdin,

kurabiye yerdik ve oraya giderdim ve…

Kurabiyelerden bahsetmeni bekliyordum.

-Ah, hatırlıyorum. Şununla oynardık. -Kurabiyeci kadın.

-Galiba en son şuradaydı. -Evet.

Doğru.

-[Joyce konuşur] -[Gomez kıkırdar]

Ah, tanrım. Buna bayılıyordum Joyce.

-Seni görmek güzeldi. -[Joyce] Çok sevindim…

Bir keresinde Debby’ye gelip beni görür müsün diye sordum.

-Geldiğime sevindim. -Geldin.

-Hı hı. -Sormama gerek kalmadı.

Hayır.

[Joyce] Sen de hastasın.

[Gomez] Ah, sorun değil. Hepimizin sorunları var.

-Çok teşekkürler. -Umarım günün harika geçer.

-Sana dua edeceğim. -Tamam, sağ ol.

[Cosme] Hoşça kal.

-Güle güle Selena. -[Gomez] Hoşça kal. Çok sağ ol.

-[kameraman] Sağ olun. -[Gomez] Seni görmek güzeldi.

[kameraman] Sağ olun.

[Joyce konuşur]

[Gomez kahkaha atar] Tamam.

[iç çeker]

Lupus’a yakalandığımda çok korktum.

Sonra bunu aştım ve dedim ki

“Gidip bu insanları ziyaret edebilmemin nedeni hastalığım.”

Selam bebeğim.

Sonra nakil oldum ve çok şey yapmamız gerekti.

Sonra zihin sağlığım kötüleşince

aynı şeyleri söyledim “Artık bu insanları anlayabiliyorum.”

-Bence her işte bir hayır var. -Tamam. Hoşça kalın.

[Gomez] Sadece kendin ol Selena.

Denemeyi bırak.

Ne yaptığını kimse umursamıyor.

Önemli olan kim olduğum, nerede olduğumu kabul etmem.

Ailem için şükrediyorum.

Arkadaşlarım için şükrediyorum.

Hayatta olduğum için şükrediyorum.

Yazdıklarıma üç paragraf daha ekleyeceğim.

“Gerçeği söylediğimizde daha iyi oluruz,

-o yüzden yine gerçeğimi söylüyorum.” -[Wright] Evet.

“Zihinsel ve duygusal açıdan acı çekiyordum

ve o yüzden soğukkanlılığımı koruyamadım.

Acının, kaygının ve korkunun beni ele geçirdiğini hissettim

ve hayatımın en korkutucu anlarından biriydi.

Bipolar olduğumu öğrendiğim gündü.”

[Wright] Kimse bipolar olduğunu söylemenin gerekli olduğunu düşünmüyor.

Yirmi yedi yaşındasın

ve bunu dünyaya söylemek için önünde bir ömür var,

tabii doğru zamanın şimdi olduğunu düşünüyorsan başka.

-Tamam. -Kimse… Kimse karşı çıkmıyor.

Ama o noktadan sonra tek konu bu oluyor.

Ve eminim bu demektir ki…

Bazı insanlar veya yönetmenler benimle çalışmak istemeyebilir.

Ama o zaman ben niye onlarla çalışmak isteyeyim ki?

-[Marino] Doğru. Ne düşünüyorsan. -Galiba söyleyeceğim.

-[Marino] Tamam. -Söyleyeceğim. Sorun değil.

-Ve bu kadar. -[Wright] Söyle… Evet.

[radyo sunucusu] Selena Gomez açıkça…

-…sorunları hakkında konuş… -[radyo sunucusu 2] …yıldız,

depresyon ve anksiyete sorunlarını ve yolculuğu

konusuna ışık tutuyor…

[sızlanır] Yirmi dakikam var mı?

-[kameraman] Gergin misin? -[sızlanır] İyi değilim.

[Wright] Gerginlikten mi?

[Gomez] Hiç iyi hissetmiyorum çocuklar.

-[arkadaş] Aç mı? -[Gomez] Rahatsızım.

-[Wright] Ne? -Ne oldu?

Gerginlik de olabilir.

Mantıklı.

Ne oldu?

-Mideni bulandırır. -Yakıyor.

Evet.

Selam Raquelle.

[Stevens] Merhaba Selena.

[Wright] Raquelle bu çok tatlı. Bu kıyafet tek parça mı iki parça mı?

[Stevens] Hayır. Bu çok delice…

[izleyiciler alkışlar]

[sunucu] McLean Ruh ve Sinir Hastalıkları

Hastanesi’nin yıllık yemeğine hoş geldiniz.

Merhaba millet. Aa, burada olduğum için çok mutluyum

ve biraz garip davranabilirim, üzgünüm. [kıkırdar]

Aa, evet. İşe başladığımda, aa… İşe başladığımda yedi yaşındaydım

ve rolümü oynamayı hızlıca öğrendim.

Tüm hayatım boyunca iş, okul ve ilişkileri

aynı anda idare etmeye çalıştım.

Hayat harika olsa da aslında zorluk çekiyordum.

Geçen sene ben, aa… Zihinsel ve duygusal açıdan acı çekiyordum

ve o yüzden soğukkanlılığımı koruyamadım.

Destek aldım

ve doktorlar bana net bir tanı koyabildi.

O bilgiyi öğrendiğim anda

nihayet yıllardır neden depresyon ve anksiyete ile

boğuştuğumu anladım.

Ve derhâl bununla yüzleşmeye başladım

çünkü annem çocukluğumda korkularım ve zorluklarla yüzleşmeyi öğretti.

Daha mutluyum, daha sağlıklıyım

ve duygularımı ve düşüncelerimi hiç olmadığı kadar kontrol edebiliyorum.

-O yüzden çok mutluyum. Teşekkürler. -[kalabalık alkışlar]

[kıkırdar]

Söylemek iyi hissettiriyor çünkü gerçek hislerim bunlar.

Yani, belki de çok önce söylemeliydim diye düşünüyordum

ama söylediklerimi gerçekten hissediyor olmak harika bir his.

Aa, ben de bazen düşüncelerim ve hislerim konusunda zorluk çekiyorum

ama bu, kusurlu olduğum anlamına gelmiyor.

Zayıf olduğum anlamına gelmiyor.

Değersiz olduğum anlamına gelmiyor.

Bu beni insan yapıyor.

Benim hayatım da böyleydi ve senin buna ışık tutman…

Bunu dünyaya duyurabilecek biri olmasaydı

değişim olmazdı.

Samimiyetle söylüyorum, cesaretin inanılmaz

ve bence… bence hayat kurtarıyorsun. Kurtardığını biliyorum,

-o yüzden teşekkürler. -Vay canına, umarım bir parçası…

Umarım sohbetin bir parçasıyımdır.

Kesinlikle, sağ ol. Büyük bir onur.

Hayatları kurtaran sizsiniz ama bunun için işimi kullanabilirsem

-burada olmaktan memnuniyet duyarım. -Teşekkürler.

Zihin sağlığın, depresyonun ve anksiyeten hakkında

-halka konuşman bile… -Evet.

Ben üç yıl önce ekimde intihar teşebbüsünde bulundum

ve hatırlıyorum da… Ah, teşekkürler. [kıkırdar]

[Gomez] O gece dürüst olmak bana iyi geldi.

Şarkı yazarlarımdan Justin Tranter’a mesaj attım

ve dedim ki “Üzgün olduğumu insanlara söylemeye hazırım.”

Şarkıyı 45 dakikada yazdık. En hızlı yazdığım şarkıydı.

Kayıp bir aşktan daha fazlası. Kendimi seçmeyi öğrenmem hakkında.

Hayatı seçmeyi.

[“Lose You to Love Me” şarkısı piyanoda çalar]

Ama insanların bunda bir güzellik ve huzur bulmalarını da umuyorum.

♪ Bana dünyaları vadettin Ben de inandım ♪

♪ Önceliğim sendin ve buna bayıldın ♪

-[ağlar] Baba. -♪ Ormanlarımı ateşe verdin ♪

♪ Ve yanmasına izin verdin Nakaratımı detone şekilde söyledin ♪

♪ Çünkü senin değildi ♪

♪ İşaretleri gördüm ve görmezden geldim ♪

-[şarkı devam eder] -Şarkı,

kimliğinin tüm parçalarını kaybetttiğini bilmekle ilgili.

♪ Amacımı ateşe verdin ♪

Kendini yeniden keşfedebilmek için.

♪ Acı çeken sen olmayınca Acı hoşuna gidiyordu, evet ♪

[muhabirler konuşur]

[muhabir] Hâlâ Justin’e âşık mısın?

[Gomez] Özel hayatım yoktu.

[paparazi] Bieber’ın nişanlanmasına ne diyorsun?

[paparazi 2] Bieber’ın en sevdiğin yanı?

Yemek… Yemek alabilir miyim? Yapmazsanız… Yemek alacağım.

Kimsenin unutmak istemediği eski ilişkim peşimi bırakmıyordu.

Ama sonra bunu geçmişte bıraktım.

Ve artık korkmuyordum.

-Sağ olun. Hoşça kalın! -[ekip üyesi] Tamam. Evet, aa,

-çekim bitmiştir. -Teşekkürler.

[yaygara kopar]

“Selena Gomez’in Billboard Top 100’de ilk 20’ye girmesi

bekleniyor. Bu, tarihte duygusal şarkı ile çıkış yapıp Top 20’ye giren

tek kadın sanatçıların Adele ve Selena Gomez olacağı

-anlamına geliyor” diyor. -[Mingus] Evet.

-[Stevens] Evet. -Ağlayacağım.

[hayranlar bağırır]

-En büyük şarkılarından biri miydi? -Evet.

-En büyük şarkın, değil mi? -[tezahürat yaparlar]

[Gomez] Olabildiğince dürüst olmak istedim

ve insanları iyi hissettirebileceğim bir konumda olduğum için

çok şanslıyım.

Olabilecek en kötü kalp kırıklığını yaşadığımı

ve sonra her şeyi anında unutmam gerektiğini hissettim.

Çok… Çok kafa karıştırıcıydı ama bence olması gerekiyordu.

Ve sonuç olarak, başıma gelen en güzel şeydi.

[Janick] Ve mesajın…

Başıma gelen en güzel şey olduğunu söyledim.

-[Janick] Pardon. -Konuşuyordun.

-Yine söyleyemem. -[Janick] Bir kere daha.

Hayır.

Bana ne sormak istiyorsun?

[Janick] Başına gelen en güzel şey miydi?

[kahkaha atar]

Başıma gelen en güzel şeydi, evet.

Albümü ne zaman çıkarmak istiyorsun?

-Ocakta. -[Janick] Tamam, güzel.

Sadece gitmen gerekiyor mu veya sorun var mı

-bilmem gerek… -Kenya ve Londra’ya gitmem gerek.

-Tamam. -[kıkırdar]

Eğlenceli bir altı hafta olacak.

Bu sene, aa, AMA’de sahneye çıkmak istiyor musun?

Evet.

Ve, aa, tamam.

-Bunu yapmak istiyorsak… -İstiyorum.

-…hemen başlamamız lazım. -Mükemmel.

-Tamam. -[iç çeker] Midem.

-[Morgenroth] Aç mısın? -Hayır.

-[Morgenroth] İyi misin? -Evet, gerginim.

Ve burası soğuk. Kazak ister misin?

-Çok sıcak. -Öyle mi? Tamam.

-O zaman doğru odadasın. -Evet.

-Amazon ormanları gibi. -İglo gibi.

Burası iglo gibi.

-Beni öldüreceksiniz ama… -Baştan başlayalım.

-Gitmem lazım. -Peki.

-Sadece… Evet. Ah. -İyi misin? Pardon.

[Morgenroth] Galiba bu toplantının stresi.

[tur üyesi] Hımm, galiba.

-[tur üyesi 2] Ben de. -Tamam.

[tur üyesi 3 kıkırdar] Evet.

[Gomez] İki senedir sahneye çıkmamıştım

ve hazır olup olmadığımı bilmiyordum.

Ama söylemekten korkuyorsam bir şarkımın olması neye yarayacaktı?

AMA’den sonra doğrudan Kenya’ya gidecektim.

Yıllarca böbrek naklimden dolayı doktorlarım gitmeme izin vermemişti

ama nihayet hazırdım.

Raquelle ve ben, bir ilkokulu ve genç kadınlar için yapılmış

bir üniversiteyi ziyaret edecektik.

İki okulun yapımında WE Derneği’nin bağış toplamasına yardım etmiştim.

Fazla geleceğini biliyordum

ama albümüm çıkmadan önceki tek şansımdı.

[bağırır]

-Bu kadar. Bu kadar. -Bitti mi?

-Evet. Bravo. -[nefesi kesilir]

-Tamam. -[hemşire] Derin nefes al, nefes ver.

[hemşire kıkırdar]

[Stevens] Of! Selam bebeğim!

-[Gomez] Yaptırdın mı? -Evet.

-Bravo. -Şimdi yatıyorum.

Canın acıyor mu?

Evet, kollarımı oynatmak zor.

Ah, tanrım.

-Şimdi ne yaşadığımı biliyorsun. -Evet. Benden çok daha fazlasını yaşadın.

“Aslında bilmiyorsun” diyecektim.

[kıkırdar]

-Ama seninle gurur duyuyorum. -Sağ ol.

[muhabir] Selena Gomez’in AMA sahnesine dönüşü sabırsızlıkla bekleniyor.

Bieber dramından sonra…

PERFORMANSTAN BİR GÜN ÖNCE

…işlerine

iki sene ara vermişti ve bu ilk performansı olacak.

♪ İşaretleri gördüm ve görmezden geldim ♪

♪ Toz pembe gözlükler yamuldu ♪

♪ Ormanlarımı… ♪

[sızlanır]

[koç] Detone olmanın nedeni gerginlik.

Kas hafızasının devralmasına izin verirsen

düşünmeyi bırakırsın ve sorunsuz şekilde söylersin.

Kendine güvenmen lazım.

Sel, şimdi başka bir şey söyleyeceğiz.

-Bunu söylememiz gerek. -Tamam.

Başlatın.

-Sesi açın! -Bu benim şarkım değil.

Sözlerin tamamını hatırlamıyorum bile.

Kimin umurunda? Bildiğin kadarını söyle.

[Lauren Daigle, Gomez] ♪ Kafamdaki seslerle kavga ediyorum ♪

♪ Yeterli olmadığımı söyleyen seslerle ♪

Hadi!

♪ Asla yeterli olmayacağımı ♪

♪ Söyleyen tüm yalanlarla ♪

[iç çeker]

Tanrım bana yardım et.

[kalabalık yaygara koparır]

[“Lose You To Love Me” çalar]

♪ Bana dünyaları vadettin Ben de inandım ♪

♪ Önceliğim sendin ve buna bayıldın ♪

♪ Ormanlarımı ateşe verdin ♪

♪ Ve yanmasına izin verdim Nakaratımı detone şekilde söyledin ♪

♪ Çünkü senin değildi ♪

[muhabir 1] Selena Gomez panik atak…

[muhabir 2] Birçok kişi detone…

[muhabir 3] On yıldır bu işte ama şarkı söyleyemiyor ve milyonlar alıyor.

[sunucu 4] …dört yıl. Ama anksiyete bir anda gitmez.

Lupusunun anksiyetesinin artmasına neden olduğunu söylüyor.

[Teefey] Selam. Kalktı.

-[Stevens] Selam. -[Gomez] Selam.

[Stevens] Ay. Nasılsın?

[arkadaş] Selam Sör Winnie. [öper]

Sana çorba getirdim ve, aa… [konuşur, anlaşılamaz] …şey,

ve jambon ve peynir.

[Mingus] Aleen, Kenya’dan sonra Londra tanıtımını ne zaman yapacağını sordu,

orada üç gün kalacaksın.

Ve eve dönmeden önce bir günlüğüne Paris’e gidip gitmek istemediğini sordu.

-Benimle geliyor musun Raquelle? -[Stevens] Evet.

Tamam.

[Mingus] Evet mi? Fazla olduğunu düşünmüyor musun?

Hımm, hayır ama acele etmek de istemiyorum.

Yıllardır tanıtım yapmadım.

Yapmaktan en çok nefret ettiğim şey.

[Stevens] Ama bence harika olacak

çünkü şarkın için heyecanlısın…

-[Gomez] Hımm. -…ve seni yansıtıyor.

Artık iş konuşmak istemiyorum.

-[Stevens] Tamam. -Film izleyelim.

Ara vermem gerek.

[arkadaş] Her şeye mi?

Hı hı, hayır. Yapacak çok işim var.

Hunter, önden girmek ister misin…

[Janick] Takvimine çok bakmıyorsun, biliyorum ama Afrika’ya gidiyorsun.

Evet, önce Kenya’ya gidiyorum

ve oradan tanıtım için Londra ve Paris’e.

Tamam. Önümüzdeki ay yapacakların konusunda

-iyi hissediyor musun? -Evet.

Endişeli değilim.

[Janick] Sonra video, kampanya ve şarkı kalıyor.

Hı hı.

-[hava yolu çalışanı] Çantada bilgisa… -Yok. Ayakkabıyı çıkarayım mı?

-[hava yolu çalışanı] Evet. -Evet.

Hadi gidelim. Vuu! Vuhu!

-Vuu! -Teşekkürler.

Hoş geldiniz.

-Bir nimet olduğunu söyleriz. -Neyin?

Yağmur yağdığında nimet olduğunu söyleriz.

-Nimet mi? -Evet.

Burada yağmur yağarsa nimet olarak görülürmüş.

-[Stevens] Ah, bayıldım. -Ah! Vay be! [kıkırdar]

[rehber] Bunu alın. Şimdi giyebilirsiniz. Kamera iyi mi?

-Sorun değil. -[rehber] Sorun değil mi?

-Herkese merhaba. -[öğrenci] Merhaba.

-Selam, adın ne? -Aneesia.

-Aneesia? Ben Selena, memnun oldum. -Evet.

Merhaba. Adım Selena. Aa, buraya WE ile geldim

ve eğitime olan bağlılığınızı şereflendirmek istiyorum.

O yüzden burada olmaktan çok mutluyum.

[Aneesia] Kaçıncı sınıfa kadar okula gittin? 12. sınıfı bitirdin mi?

-Aa, sekizinci sınıfı bitirdim… -Hı hı.

…sonra dokuz, on, 11, 12. sınıfı sette okudum.

Beş saat kadar ders alıyordum, sonra çalışıyordum, yani…

Hı hı. Vay canına.

Yani, il… ilginçti, anladınız mı?

Bilgisayar tarafından eğitilmek. Gerçek değil…

[öğrenci] Vay be.

…ama benim… benim için harikaydı. Bana uygundu.

[Aneesia] Geçen senenin sonunda bir koro kurduk

ve senin şarkılarını söyledik. İşte…

♪ Mükemmel olmadığını kim diyor? ♪

-[kahkaha atar] -[Gomez] Benim şarkım!

-En sevdiğim şarkılardan. -[öğrenci] ♪ Kim diyor? ♪

[hepsi] ♪ Mükemmel olmadığını kim diyor? Değersiz olduğunu kim diyor? ♪

♪ Acı çekenin bir tek sen olduğunu Kim diyor? ♪

[Gomez] Okuldayken çok utangaçtım,

bu yüzden sadece iki arkadaşımla takılırdım.

Ve, aa, kuzenim, işte, amigo takımının kaptanıydı

ve kuzenim yüzünden kimse bana sataşmazdı.

Kuzenim her şeyi kontrol ederdi. Aa…

[Stevens] Peki.

Ben sekiz kişilik bir ailede büyüdüm, anne ve babamın sekiz çocuğu var.

Annem, bir noktada evlenip evden gitmemi

istediklerini söyledi.

“Burs aldığın ve bir şeyler öğrenebileceğin bir okulun olduğu için

artık bize gerek yok.”

Para ödemiyorlar.

O yüzden evlenmeme de gerek yokmuş.

-[Stevens] Çok ilginç. -Aşka inanıyor musunuz?

[öğrenci kıkırdar] Aşka mı?

Aşka inanıyor musunuz?

[öğrenciler kahkaha atar]

-Birbirinizi seviyorsunuz. -[öğrenciler] Evet.

[kıkırdar] Aşk bir hediye.

-[öğrenci] Evet. -[Stevens] Evet.

Sabırsızlıkla beklediğiniz bir şey mi yoksa sizce…

-İşine odaklanırsın… -[Aneesia] Bence…

-…ne zaman gelirse gelir. -[Aneesia] Evet.

Erkek arkadaşımın olması gibi şeyler…

Liseyi bitirdikten sonra, aa, erkek arkadaşım olacak.

[ağzını şapırdatır] Bayıldım.

Çünkü dikkatimin dağılmasını istemiyorum.

Önce buraya odaklanmak istiyorum.

Ev inşa ederken

çatıdan başlamazsın.

-Temelden başlarsın. -[yaygara kopar]

Yani, temelim yok,

o yüzden liseyi bitirmeyi bekleyeceğim…

sonrasında bunu düşünebilirim.

[Stevens kıkırdar] Bayıldım.

Çok iyi dedin.

[Svahili konuşur]

[Stevens] Hımm.

[Svahili konuşur]

-Adım mı? Selena. -Selena mı?

-Evet. -Selena.

-Senin adın ne? -Aa, Diana.

-Diana mı? -Hımm.

-Çok güzel. -[kıkırdar] Hımm.

[Stevens] Raquelle.

-Ah, evet. “Oğlum var” dedi. -Ah! Doğru! Oğlun… Büyük. Tamam.

Sence benden hoşlanır mı?

Kaç yaşında?

-[boncuk işçisi] Yirmi, 21 yaşında. -[Stevens] Tamam!

-[Gomez] Olur. -Selena için

daha iyi olabilir. İkimiz de 27’yiz. Selena daha gençlerden hoşlanıyor. Evet.

Ah, tanrım. Ne? Raquelle!

Geçmişte hoşlandım.

Lupusum kötüleşiyor diye endişeleniyorum.

-Bunu açar mısın? -[Stevens] Hı hı.

Ellerim kötü durumda.

[Stevens] Titriyor mu?

Hayır, acı… Acıyor.

-Böyle yaptığımda acıyor. -[Stevens] Neden?

Bilmiyorum. Doktora gittim ve şişlik görmediğini söyledi.

Öğrenmenin tek yolu, şey yaparsam…

-Teşekkürler. -Hı hı.

-Tomografiye girersemmiş. MRI. -Ah, evet.

-Döndüğümde girebilirim. -Hı hı.

WE ÜNİVERSİTESİ

Adım Betty Chep ve burada hemşirelik okuyorum.

Tansiyon ölçerken, hangi orta…

[Chep] Hemşireler kötü hissedenlerin

yanlarında olup onları destekler.

Hayatta yapabileceğim en iyi şeyin bu olduğunu düşündüm.

Babam rol modelimdi.

Ve bana öğrettiği şey…

Bu hayatta insanlara empati göstermelisin,

insanlara onlardan aldığından daha çok vermelisin.

Evet.

Tanrı’ya inanıyorum.

İnsanlar benim hakkımda ne düşünürse düşünsün, Tanrı benim için

ne planladıysa onları yapacağımı

hep kendime söylüyorum. Evet.

-Bu harika. -Evet.

-Ben de Tanrı’ya inanıyorum. -Vay canına.

[Chep] Orta sınıf bir ailede doğdum.

Ama ne yazık ki ben onuncu sınıftayken

babam trafik kazasında vefat etti.

Annem kampüse gidebilmem için gereken okul ücretlerini ödeyemedi.

O yüzden altı yıl boyunca evde kaldım.

Odun topladım, su taşıdım ve ev işleri yaptım.

O altı yılda çok kötü hissettim

çünkü anneme ve herkese yük oluyormuşum gibi hissettim.

O yüzden cesaretim kırıldı ve umutsuz hissettim.

Nehre gittim ve şunu düşündüm…

“Nehirde kendimi boğayım.

Burada her şeyi bitireyim, böylece…

Bir daha annemin acı çektiğini görmem,

kardeşlerimi bir daha görmem…

Her şey burada bitsin.”

Ve orada bir süre oturdum ve düşündüm…

“Ben ailemin ilk çocuğuyum, hayatımı şimdi sonlandırırsam

onlara nasıl bir örnek olurum?”

-Vay canına. -Uyandım,

suyu aldım ve eve gittim.

İki hafta sonra…

WE Üniversitesi’ne bir mülakat için çağrıldım.

-Vay be. -[Chep] Bir mucize.

Ama şimdi bana bir bakın. Toplumumda bir rol modelim.

[ikisi de] Evet.

Bazı insanlar beni arıyor ve kızlarla konuşmamı istiyorlar

ve onlara genelde diyorum ki “Her gün yaptığını yapman gerekse bile

devam et ve başına bir mucize gelecek.”

-Evet. -[Chep] Evet.

Hayatını sonlandırmayı düşünmek çok fazla cesaret ister.

Ve yapman gereken şeyin bu olmadığını anlamak da.

-Evet. -[Gomez] Tek başına.

Ve dediklerini çok iyi anlıyorum. Kendine zarar vermek

üzere olduğunda hissettiğin şeyleri

-biliyorum. -[Chep] Evet.

Tanıştığımıza çok memnun oldum. [kıkırdar]

Seni tanımak da benim için bir onur. [kıkırdar]

[kıkırdar, burnunu çeker]

[gök gürültüsü]

[bağırır]

Ah. Raquelle! Hadi.

[bağırır]

[Gomez] Hayatımdaki hedeflerimden biri…

Bu yedi senedir aklımda, aa,

-bir yasa oluşturmak… -Evet. Ah, vay canına.

…ve ilkokuldan liseye kadar terapi dersini

zorunlu hâle getirmek istiyorum.

Bence, işte, çocukken ve anaokulundayken

sana nasıl hissettiğini soruyorlar.

Gülen surat veya üzgün surat var ve duyguları öğreniyorlar

ve bu harika ama neden bunu konuşmaya devam etmiyoruz?

-Duygular zamanla karmaşıklaşıyor… -Evet.

-…ve anlaması gittikçe zorlaşıyor. -Hı hı.

-[ev sahibi] Garip bir soru soracağım. -[Gomez] Evet.

WE DERNEĞİ’NİN KURUCUSU

-Bunu yapmana engel olan ne? -Aslında hazır.

Aa, bunu ben yapamam. Yapma becerim yok.

[dernek üyesi] Hımm.

İşte, yeterince iyi değilim.

[dernek üyesi] Hımm.

Bilmiyorum. Büyürken bunu çok sık hissettim.

-[dernek üyesi] Hı hı. Evet. -[Gomez] Hımm.

Ama böyle hissetmen, diğer insanları anlamana

neden olan şey.

Tam olarak bu yüzden mükemmel kişi sensin.

[Gomez] Gerçek şu ki asla yeterince iyi hissetmedim.

Sahnedeyken ve kalabalık önündeyken bile

beni sevmeyen tek insanı bulup onlara inanıyorum.

Kendime inanmak istiyorum.

Kenya’da tanıştığım insanlar çok verici.

Burada onlarla olmayı hak ettiğime inanmak istiyorum.

[inek çıngırağı çalar]

[Stevens] Sonra konuşuruz.

-Ne hakkında? -Tüm bunlar.

-Ne hakkında? Biliyorum. [burnunu çeker] -Üzüldüğünü biliyorum.

Üç ayda bir geziye çıkmalıyız.

Yani, her üç ayda bir bunun planını yapmalıyız.

Neden eve dönmekten nefret ettiğini ve neden telefonunu açmak istemediğini de

konuşmalıyız. Yani, bu…

Böyle hissetmemelisin.

Ne demek istediğimi anladın mı? Telefonunu açmanın

seni kaygılandırmaması, eve dönmenin seni üzmemesi

ve işinden nefret etmemen için neler yapabilirsin?

-Anladın mı? -Hımm.

Yani bu, ne… Çünkü… Çünkü bunları aşmana yardımcı olacak

şeyler yapabilirsin.

Hayatını sürekli bu ruh hâlinde yaşamana gerek yok.

Bir nevi gerçeklikten kaçıyorsun. Dediğimi anladın mı? Sanki…

Yoksa gerçeklik bu mu?

Gerçeklik bu değil. Bu, onların gerçekliği. Bu…

Bu, senede birkaç kere gerçekliğin olabilir.

Buraya bir haftalığına gelip gönüllü işler yapabilirsin

ama bu… bu gerçeklik değil.

♪ Sonsuza dek burada kalmak istiyorum ♪

♪ Gözlerimi kapatmak istemiyorum ♪

KENYALI ÇOCUKLAR KOROSU

♪ Sonsuza dek burada kalmak istiyorum ♪

♪ Gözlerimi kapatmak istemiyorum ♪

♪ Sonsuza dek burada kalmak istiyorum ♪

♪ Gözlerimi kapatmak istemiyorum ♪

♪ Sonsuza dek burada kalmak istiyorum ♪

♪ Gözlerimi kapatmak istemiyorum ♪

[tezahürat yaparlar]

LONDRA

[yaygara kopar]

[araba kornası çalar]

-[Gomez] O kim? -[ekip üyesi] Paparazi kapatmış.

[Keshishian] Ah, tanrım. Aynı arabadalar.

[ekip üyesi] Beraber çalışıyorlar.

Burası çok gürültülü Chris.

[Chris] Biliyorum.

Kültür şoku yaşamış gibi hissediyorum.

[Chris] Biliyorum.

-[Mingus] Selena? Günaydın. -Hımm.

[Gomez] Selam.

Saat yedi oldu. Güzellik ekibi yarım saate işe başlayacak.

[Stevens] Selly?

Ah, hayır, bir kâbus gördüm.

Kenya’dayken bir kere bile kâbus görmedim, biliyor musun?

-[arkadaş] Biliyorum… -Kenya’da kâbus görmedi.

[Gomez] Ne diyordum?

Birkaç kelime duydum çünkü mırıldanıyordun

ama “Herkese kahve aldım!” dediğini duydum.

-Ben de “Ah, vay canına!” dedim. -Öyle mi dedi?

[arkadaş kahkaha atar] Sonra şey…

[Stevens] Böyle işler,

sana bu tarz gezilere çıkıp değişim yaratmana yardımcı olan

-platformu sağlıyor. -Hımm.

Yani, böyle şeyler zor olsa da, işte…

Tayland yemeği söyler misin? O yemeği?

[Stevens] Sabah yedide mi?

-Evet. -Halledelim.

Stüdyoda rakipsiz kraliçe…

-Ay. -…Selena Gomez var!

[tezahürat yaparlar]

-[sunucu] Albümün çıkıyor. -Evet.

Müziğe ara vermiştin.

Ara verdiğin sürede neler yaptın?

Ara vermeden önce kişisel ve zor durumlar yaşandı

ve, aa, sonlara doğru… ara vermem gerek… gerekliydi.

Herkese merhaba. Ben Selena Gomez

ve internetten sorulan soruları cevaplıyorum.

“Selena Gomez kurabiyeleri çatalla yiyor.”

Aa, bunlar harika. Dünya için harika şeyler yapıyorum.

Bu günün kaçıncı röportajı?

Dört.

-[Green] Dört mü? -[Maskell] Dört mü?

-[yaygara kopar] -[Barr] Selena, teklin

beni çok duygulandırıyor, sana sarılmak

ve seni battaniyeye sarıp erkeklerden konuşmak istiyorum.

Bence o şarkının konusu, oturup erkekler hakkında

konuşmama gerek olmadığı.

[paparazi] Selena, hayranların için!

Selam, ben Selena Gomez ve Emoji Oyunu’nu oynuyorum.

Sevdiğin garip bir yemek kombinasyonu var mı?

Patlamış mısır ve turşu suyu.

[röportajcı] En sevdiğin renk ne?

En sevdiğim renk kırmızı.

Waverly Büyücüleri.

-[Gomez kahkaha atar] -Yapma.

DJ’leri tek kelime ile anlat.

“Marshmello.”

-Pofuduk. -Tamam. Bu kadar. Teşekkürler.

-[kameraman] Teşekkürler. -Sağ olun.

Ah. Tamam, üzgünüm.

[iç çeker]

[ekip üyesi] Bunlar çok garip sorular.

[ekip üyeleri kıkırdar]

Zaman kaybı gibi geliyor.

Şu an ne yapıyorum?

[arkadaş] Şu anda kalkıyoruz ve güzellik ekibi on dakikaya geliyor.

Pardon, uyuyordum. Ne yapmam gerek?

-[yutkunur, kahkaha atar] -[alayla güler]

Jet yorgunluğundan sonra hissettiğin şeyi…

Başka bir zaman hissetmiyorsun.

-[saç stilisti] Nasıl bir şey? -[Marino] Bir sürü şeyin birleşimi.

-[saç stilisti] Yorgunluk değil. -[Marino] Evet.

[saç stilisti] Başka bir dünyada gibi hissediyorsun.

-[Marino] Uzayda gibi. -[saç stilisti] Evet.

[tırnak teknisyeni] Koyun.

[öter]

[sirenler çalar]

Arabam geldi.

[ekip üyeleri kahkaha atar]

[Stevens] Döndüğümüz gece Marissa’nın doğum günü yemeği var.

[Gomez] Döndüğümüz gece mi? Hayır. Kendi istediğimi yapacağım.

Gitmeyeceğim. Ertesi… Ertesi gün klip çekmem lazım.

Güzel.

-Yani, yoğun olacak. -Güzel olacak.

Hayır, güzel ama birkaç gün boyunca yorgun olacağız.

Evet, kesinlikle. Gelmek istersin diye düşündüm

-ama bu… Hımm. -Gelirdim

-ama dinlenmek için bir günüm olmayacak. -Tamam.

İşim hakkında şikâyet ettiğimi mi düşünüyorsun?

Evet. Sanki… Öyle geldi. [boğazını temizler]

Hiç etmiyordum. Raquelle, dinlenmem gerek dedim.

-Kötü bir şey değil. Tabii ben… -[boğazını temizler] Değil.

Sorun söyleme şeklindi.

Yani, iş hakkında şikâyet etmiyordum.

Biraz daha uyumak iyi olur diye şikâyet ediyordum.

[boğazını temizler]

[Gomez iç çeker]

-Nankör mü davranıyorum? -Hayır, nankör olduğunu düşünmüyorum.

Sadece son birkaç gündür iniş ve çıkışların çok fazla,

o yüzden neler olduğunu anlamaya çalışıyorum.

Ama Afrika’da çok güzel bir hafta geçirdik…

Biliyorum.

Yeni uyanıyorum.

Herkese Londra’yı ne kadar sevdiğimi söylediğimi duydun.

Benden başka ne istiyorsun?

Hiçbir şey.

[boğazını temizler]

Sadece “İyi misin?” diye sordum çünkü mutlu görünmüyorsun.

Eğleniyorum.

Güzel. Eğlenmene sevindim.

Bana öyle görünmediği için sana sordum.

-Benden bu kadar. -[öksürür]

Hımm.

[çiğner, öksürür]

[Fransız hayranlar yaygara koparır]

Of.

-Selam. -[ekip konuşur]

[NRJ röportajcısı] Hayranlarının

yeni albümün hakkında ne bilmesini istersin?

Artık anlamsız olduğu bir noktaya gelmeden önce

hikâyemi anlatmak istedim.

“Lose You to Love Me” şarkısında vermek istediğim mesaj,

bu şarkının herkes için olduğuydu.

İnsanlara yalnız olmadıklarını,

bunun çok karmaşık bir duygu olduğunu

ve bir şeylerden vazgeçebilmeleri gerektiğini söylüyor.

Şarkıcı ve oyuncusun, yapımcılık yaptın ve modada çalıştın.

Aa, denemek istediğin başka bir şey var mı?

-Gelecekte. -Aa,

aa, bir süre daha bunların hepsini yapacağım.

Ama nihayetinde işlerim yavaşladığında

büyük ihtimalle zamanımın çoğunu hayırseverliğe adayacağım.

-Sorularım bitti. -Evet.

-[alayla güler] Vay be. Teşekkürler. -[kahkaha atar]

-Teşekkürler. -[kahkaha atar] Çok sağ olun.

Anladığınızı hissettim.

Tamam, bitti mi?

-[NRJ çalışanı] Evet. -[ekip üyesi] Sinirimi bozuyor.

Oturabilir miyim lütfen?

Evet tatlım.

-İçeri gel. -[ekip üyesi] Bitti.

[stilist] Üstünü değiştirelim.

-Yaptığım en aptalca şey. -Ne oldu?

Benden bu kadar. Artık yapamayacağım. Çok aptalca.

Bunun beni ne kadar ucuz hissettirdiğini biliyor musun?

-[sızlanır] -Evet.

Bana güzel sorular soruyordu

ama dediklerimi dinlemiyordu bile.

Bir daha yapmak istemiyorum.

Ürün gibi hissediyorum.

[iç çeker] Ah, tanrım.

-Beni sinirlendiriyordu. -[ekip üyesi] Evet.

Beni… Disney’deymişim gibi hissettirdi.

[ekip üyesi] Tetikledi.

Ben… Sadece… Öyle olmamak için yıllarımı verdim.

Bir cadı gibi görünüyorum,

kıyafetim öyle ve elimde yine değnek var.

-Neyse. Sorun yok. -[Keshishian] Hallettin.

-Bir daha yapmana gerek yok. -Evet.

[hayranlar yaygara koparır]

Selam.

[tezahüratlar]

[hayranlar bağırır] Selena!

-Selam Selena. Nasılsın? -Selena!

[yaygara kopar]

[hayranlar bağırır] Selena!

Ah, oraya gideceğim.

[hayran 1] Çok güzelsin. Sağ ol.

-[ağlar] -Nasılsın? Sorun yok.

-[ağlar] -Sorun yok. İyisin.

-Her şey… Mutluluk gözyaşları mı? -Evet, evet.

Tamam.

-Fotoğraf çekilebilir miyiz? -Evet. Çekelim.

[hayran 2] Selena, fotoğraf!

[tezahüratlar devam eder]

-[koruma] İyi misin? -İyiyim. Tamam.

[iç çeker]

[homurdanır]

[Stevens] İlaçlarını ister misin?

Hımm.

[Stevens] Cevabı biliyorum ama… almalısın.

-[paparaziler konuşur] -[paparazi] Günaydın Selena!

[kamera deklanşör sesi]

[derin nefes alır]

[konuşur, anlaşılamaz]

İçine tak veya yukarı doğru çek.

[Capital FM çalışanı] Ne yaptığını biliyor musun?

-Hayır. Böyle daha iyi çalışıyorum. -[kahkaha atar]

[kıkırdar] Seni odada yalnız bırakacağız.

Aynayla konuşacaksın. Kendinle sohbet eder gibi.

-Tamam. -Aa, ve sonra şeyi duyacaksın, aa,

oradaki hoparlörden komut gelecek.

-Tamam. -Sonra doğaçlama yapacağız.

-Peki. -Harika.

[Capital FM çalışanı 2] Selam Selena. İlk zarfı açar mısın?

“Sana âşık olmayı hatırlatan bir şarkı.”

[ağzını şapırdatır] Öyle bir şarkı var mı bilmiyorum.

[kıkırdar]

İki numaralı zarf lütfen.

[boğazını temizler]

“Aynaya baktığında ne görüyorsun?”

Neden derin sorular?

[ağzını şapırdatır] Ben, aa…

[iç çeker] Gördüğüm şey…

Evet. Galiba hâlâ aynada gördüğüm şey üzerinde çalışıyorum.

Bunlar güzel sorular.

En büyük hayalin ne?

En büyük hayalim bir şekilde…

insanların hayatını…

[iç çeker] …kurtarabilmek.

Şarkılarla, müzikle veya yaşadığım sorunları,

sınavları ve zorlu dönemleri anlatmakla olabilir.

Neler olduğunu veya ne hissettiklerini bilmeyen insanların

sesi olmak istiyorum.

Aa, umduğum şey bu. [kıkırdar]

İnanılmaz. Çok teşekkürler.

[Gomez] Kaygının ele geçirdiği bir kız var

ve aynaya baktığında hareket edemiyor.

Herkes baktığında gülümsüyor ama yalnızken ağlıyor.

Kendini göstermekten korktuğu için saklanıyor.

Dünyam çok boş.

Dünyam çok büyük ve soğuk.

Neşe ve umut istiyorum.

Nihayet nefes alabileceğim temiz bir hava.

Geçmiş, geleceğe dikte etmeyecek.

Neden herkesin tişörtünde “Rare” yazıyor?

[Fallon] Rare çıktı. Rolling Stones bayılmış.

Billboard seni çok övmüş.

Variety, Rare’in son zamanlarda çıkan en iyi pop albümü olduğunu

-söylemiş. -[radyo sunucusu] Bu,

dört sene aradan sonra çıkardığı üçüncü stüdyo albümü.

Şarkıcı, “Bugüne kadar en çok gurur duyduğum işim” dedi.

[Gomez] Kenya rüya gibiydi.

Meraktan erkeklerle ilişkilerini sordum,

dediler ki “Hayır, hayır. Biz…

-[kıkırdar] -Biz sadece…”

İşte, kıkırdadılar. Dediler ki “İstediklerimizi yapacağız

ve sonra o da olur.” Ben de “Âmin” dedim.

-[kahkaha atar] -Harika.

Yani, bu kızların öz güveni, benimkinden fazlaydı ve bunu görmek çok güzeldi.

Ve bazen… Ben çok, aa…

Fazla düşünüyorum

ve hayatımın herhangi bir alanında verici olmadığımı hissediyorsam

bu… bu beni… hissettiğim şey…

İyi hissetmiyorum.

Sadece alıyormuşum gibi ve insanlar bir sürü şeyi bana vermeliymiş gibi

hissediyorum, aa,

ama kişiliğim böyle değil.

O yüzden bunu üç ayda bir yapmak istiyorum.

Aleen ve Zack ile yemek yiyip

hedeflerimi konuşacağız.

[Keshishian] Evet.

Bir süreliğine geziyi ve WE derneğini konuşabilir miyiz?

-Başlar mısın? -[Gomez] Hımm.

Yani, ne düşündüğünü bize anlat.

Okullarda öğretilebilecek bir müfredat oluşturmayı

çok isterim.

Duygularınla bağlantı kurmak ve o zekâya sahip olmak hakkında

söylenecek çok şey var.

Anlamazsan, yani,

-işin biter. -Sen ayrıca…

Merhametin olmaz, empatin olmaz.

-Evet. -Nasıl… Nasıl

yapılacağını bilmediğin için insanlarla bağ kuramazsın.

Olmak istediğin kişi böyle biri.

-Bu… Bu… -Yapmak istediğin bir şey.

Benim için çok ama çok önemli.

[radyo sunucusu] Bugünkü sohbetimize yeni bir ölümcül virüsle başlayacağım.

Bazı sağlık yetkilileri, bu sene binlerce, hatta milyonlarca

insanı etkileyebileceğini söylüyor.

ABD’deki ikinci vaka bu sabah açıklandı.

Koronavirüs’ün yeni bir türü.

[haber spikeri] Ülkedeki büyük şehirler

hayalet kasabalar gibi görünüyor.

[haber spikeri 2] Bir gecede hayatlarımız durdu

gibi görünüyor.

Tüm Amerikalılar, “yeni normal” dediğimiz şeye alışmaya çalışıyor.

[haber spikeri 3] Microsoft gibi

büyük özel şirketlerin altyapıları,

Enerji Bakanlığı ve hatta Hazine Bakanlığı bile zarar gördü.

-Meclis üyeleri yanıt istiyor… -Selam Sel,

tansiyonuna bakacağız.

[Stevens] Selam Winnie.

[haber spikeri] İyi akşamlar.

WE Derneği hakkında sıcak gelişme var.

Dernek, Başbakan Justin Trudeau’nun da dâhil olduğu

etik soruşturmasının merkezinde.

WE Derneği, Kanada şubelerini kapatıyor.

Liberal devlet, milyonlarca dolarlık ihaleyi

derneğe verdikten sonra sorunlar…

[Gomez] WE Derneği’ne yapılan suçlamalar,

onlarla yapmayı planladığım şeyleri imkânsız hâle getirdi.

[sızlanır]

[Kielburger] En önemli şey…

[Gomez] Çok üzüldüm çünkü iyi niyetli olduklarını biliyordum

ve Kenya’da hayatları değişen kadınlarla tanıştım.

Ama artık işler çok karmaşıklaştı.

[Kielburger] Derneği Thornhill’de,

1995 yılında ailelerimizin bodrumunda kurduk

-ve, aa, bu 25. yılımız… -Dinleyemeyeceğim. Çok üzücü.

[Gomez] Yıkıldım.

Sinirliydim.

Covid-19 pandemisi, hepimizi ailemiz ve arkadaşlarımızdan ayırdı.

Ve Kenya’da bulduğum amacım, elimden alınmış gibi hissettim.

Daha kötüsü olamaz derken

oldu.

[ağlar] Bilmiyorum. [burnunu çeker]

Lupusum.

[kameraman] Ağrın mı var?

-[ağlar] -Sarılayım. Üzgünüm.

-Sorun yok. -[kameraman] Seni seviyorum.

Ben de seni seviyorum. [ağlar]

[kameraman] Düzelecek.

Çözecekler. Daha iyi hissedeceksin.

[arkadaş] Lupusun olduğunu öğrendiğinde

böyle mi hissediyordun?

[ağlar] Evet ama çok küçüktüm.

Küçüklüğümden beri böyle hissetmedim. [ağlar]

-Ah, tanrım. -İşte, şimdi ağrım var,

sabah uyandığımda ağrım var. [burnunu çeker]

Ağrım olduğu için hemen ağlamaya başlıyorum.

-[arkadaş] Evet. -Her şey ağrıyor. [burnunu çeker]

Geçmişim hakkında çok kötü kâbuslar görüyorum. [burnunu çeker]

Galiba geçmişim ve hatalarım… [burnunu çeker] …beni depresyona

sürükleyen şeyler.

Yani, çocukluğumdan beri, tüm hayatım boyunca çalıştım

ve tek istediğim şey, işte, bir aile. [burnunu çeker]

Anne olmak istiyorum.

Ve Raquelle’e söyledim, işte, bazen işi bırakmak istiyorum,

böylece diğer herkes gibi mutlu ve normal olabilirim. [burnunu çeker]

Ve o da dedi ki “Tanrı sana bu platformu

bırakman için vermedi.” [burnunu çeker]

Çok ünlü olmak istemiyorum.

Tüm bunları istemiyorum.

Ama buradaysam bunları iyilik için kullanmam gerektiğini biliyorum.

Sıkışmış gibiyim ve ilerlemek istiyorum. [burnunu çeker]

Merhaba.

[Dr. Wallace] Selam, ben Doktor Wallace.

Sonuçlarını seninle konuşmak istedim.

Pozitif romatoid faktörün var,

bu da Lupus miyotiz romatoid çakışması var demek.

Bir doz Rituxan verebiliriz,

vücudunun işlediği hıza göre

bir sene daha eklem ağrısı yaşamazsın.

Tamam.

-[Dr. Wallace] Hoşça kal. -Hoşça kal.

-Hoşça kal. -[Dr. Wallace] Hoşça kal.

[burnunu çeker]

[ekip üyesi] En azından nedenini açıklıyor.

Evet, cevap aldığımda hep daha iyi hissediyorum

ama Rituxan’ı son aldığımda çok zorlanmıştım ama ben…

[ekip üyesi] O ne?

Rituxan, serum ile verilen bir tedavi

ve dört, beş saat sürüyor.

[kekeler] İlk başta vücudun zorlanıyor ama, aa, sorun değil.

[hemşire] Sorun yok.

Sabit duramadığım için rahatlatıcı bir şey verdiler.

Anneannem gelmek istemedi çünkü daha önce…

neler çektiğimi gördü.

[Mingus] Ağzına sokma.

[tükürür]

[Gomez] Neden buradayım?

Neden hayattayım?

[Mingus] İşte orada, balerin Thumbelina.

[Gomez] Belli ki bir şey için.

[Mingus] Bebeğin ilk banyosu. Sıçanı görelim.

-[çığlık atar] -[kahkaha atar]

[Mingus] Tamam, banyo zamanı.

-Yapma. [kahkaha atar] -[kahkaha atar]

Arkadaşlarımı, ailemi seviyorum. Bence harika bir çocuğum.

Harika bir arkadaşım. Ve bu benim için çok önemli.

-Neler oluyor? -[kahkaha atar]

Ama belli ki hâlâ burada olmamın nedeni, elimdekileri kullanarak

birilerine yardım etmek.

ESKİDEN KENDİMDEN NEFRET ETSEM DE HİSSETMEME İZİN VERDİM

Kalbimin bir parçası

hâlâ Kenya’da ama oradayken bazen suçlu hissettim.

Bilmem, bundan nefret ediyorum.

Oraya gittim, çekim yaptım ve deneyim yaşadım gibi hissettim.

Ama çok zor çünkü çok bencil hissediyorum.

Evet, harikaydı. Ve bir etki yaratmış gibi hissediyor muyum? Evet.

Ama yeterince yardım ettim mi? Hayır.

Kenya’daki biriyle zihin sağlığı hakkında konuşmak,

bu… [kekeler] …çok güzel.

Bilmiyorum…

“Ah, yaptım ve muhteşem bir insanım” diye düşünmedim.

Benim için bir başlangıç gibi.

Herkese selam. Ben Selena Gomez.

Dünya Zihin Sağlığı Günü için Sağlık Bakanı Dr. Murthy’yi

davet etmek istedim, yalnızlık hakkında konuşup insanların

zihin sağlıkları için ihtiyaçları olan kaynaklara erişmelerine yardımcı olacağız.

Çok naziksin Selena. Bu konuşmayı yaptığımız için çok memnunum.

Aa, Covid-19 öncesi yalnızlık, depresyon ve anksiyete

açısından zaten epey zorlayıcıydı

ve birçok kişi için durumun kötüleştiğinden endişeleniyorum.

Kendimizde ve başkalarında yalnızlığı nasıl fark ederiz?

Ve etrafında birileri varken yalnız hissedebilir misin?

[Dr. Murthy] Anlamak çok zor.

Kalabalıkta bile çok yalnız hissedebilirsiniz.

Ve bu yüzden dünyadaki birçok insan

her şeye sahipmiş gibi görünüyor, değil mi?

Onlar, işte, ünlüler veya zenginler veya güçlüler.

Ama önemli olan şey, ilişkilerimizin kalitesidir.

-Hı hı. -Yanlarında kendimiz olamayacağımızı

hissettiğimiz insanlarla etkileşime

geçtiğimizde bu, bizi diğer insanlardan uzaklaştırır.

Evet.

Ve görünüşe göre hizmet etmek, yalnızlığa karşı

en iyi tedavilerden biri.

Dünyaya değer kattığımızı, aa, kendimize hatırlatıyoruz

ve bunun için aşevinde çalışmanıza gerek yok.

Sadece birinin yanında olup onları dinleyebilirsiniz.

Onlara inanılmaz güçlü bir şey verebiliriz.

Hı hı. Doğru.

Yani yolculuğumuz Selena, kendimizle bağımızı güçlendirmek,

diğer insanlarla bağımızı derinleştirmek,

kendimizi olmadığımız bir şeye dönüştürme

yolculuğu değil.

Bu yolculuk, özümüze dönmemiz ve en iyi hâlimizde

-olmamız için… -Vay canına.

…ve sevip sevilirken

en büyük amacımızı ve tatmini yaşamamız için.

Kesinlikle. Yani, bu muhteşemdi.

Tamam.

Benimle gelmek ister misin?

“Cümleleri tamamlayın.

Yabancılar beni şöyle tarif ederdi ama sadece ben öyle olduğumu biliyorum.”

Yabancılar seni sıcak, klasik bir Amerikalı kız olarak tarif ederdi.

Ve bence şaşırırlardı

ve ne kadar karmaşık olduğunu sadece sen biliyorsun.

Kişiliğinin birçok katmanı var.

Ve bir sürü farklı yönün var.

Ah.

-Ah, pardon. -Sen ne derdin Ash?

Evet, bence bu harika bir cevap.

[ağzını şapırdatır] Peki.

“Herkesin bir amacı olduğunu düşünüyor musun ve sence ben amacımı buldum mu?”

Evet, bence herkesin bir amacı var.

Bence amacını biliyorsun ama her zaman peşinden gitmeyi tercih etmiyorsun.

Katılıyorum.

Ne demek istiyorsun?

Bence seni motive eden,

hayatına bir amaç veren ve seni mutlu eden şeyleri biliyorsun.

Ama bence her zaman onları seçmiyorsun.

Evet, büyük ihtimalle kendimi sabote ediyorum.

Evet, kesin… kesinlikle bu.

Bir şeylerin normal olması…

-…veya kaos içinde olmamak… -Evet.

…rahatsız edici çünkü düşünürsen

küçük yaşlarından beri hayatın

hep kaos hâlindeydi.

-Değil mi? -Evet.

O yüzden mantıklı. Daha rahat ediyorsun.

-Evet, delice. Ah, berbat. -Evet.

Ama iyi olan şu ki bunu biliyorsun. Seni tatmin ve mutlu eden şeyleri

-biliyorsun. -[Cook] Zekisin.

Seni neyin mutlu etmeyeceğini biliyorsun.

Ay. Seni seviyorum.

Çok daha sakin, değil mi?

Harika. Genelde elini oynatıyor.

-[kahkaha atar] -[mırıldanır]

Seni görüyorum, sen de beni görüyorsun.

Çünkü annene benziyorum.

[nefesi kesilir] Anneme bak.

[arkadaş] Ah, tanrım.

Anneme benziyor muyum?

Evet.

-Ne? -[Gomez] Ah, kâkül.

Üvey babam Brian’la düğününe bak.

-Bana harika bir baba oldu. -[Mingus] Ay.

-Çok tatlı. Çok güzel. -[Cosme] Ay. Muhteşem.

-Selena? Selam. -Selam.

-Nasıl gidiyor? -[arkadaş] İyi, sen nasılsın?

İyiyim.

Isırmazlar.

Selam. [öper]

Bu en küçüğü.

-Bu, kuzenimin kızı… -Ah, tanrım.

…diğer iki çocuğum burada değil çünkü oğlum lösemi hastası.

-Ah, hayır. -Diğer annesinin evinde kaldı

ve kız kardeşi yanında olmak istedi.

Evet.

-Onları orada bıraktık. -[mırıldanır]

O ne? Beni korkutuyor musun?

Bu kim, biliyor musun?

Bu Selena Gomez.

Adım Selena.

-Şarkılarını dinlediğin var ya? -[kahkaha atar]

-Evet. -[nefesi kesilir]

-[çığlık atar] -[kahkaha atar]

[Gomez kahkaha atar]

[çığlık atar]

[Gomez kıkırdar]

-[arkadaş] O dramatik olan. -[kız çığlık atar]

-Yani, ben de öyleydim. Ay. -[kahkaha atar]

[arkadaş] Buraya gel canım. Olmaz mı?

-Alfa erkek sensin. -Gerçek olduğunu bilmiyordum.

Evet, gerçek.

-Aynı okuldaydık. -[nefesi kesilir]

Aynı sokakta yaşıyorduk.

-[çığlık attı] -Beraber büyüdük.

Sarılabilir miyim?

-[kahkaha atar] -Evet. [kahkaha atar]

Seni mutlu etti mi?

Evet!

[kahkaha atar]

-[Gomez] Merhaba demek istedim. -Teşekkürler.

-Seni görmek güzeldi. -Tabii. Seni de.

-Her şeyin iyi olmasına sevindim. -Evet.

Daha iyiydi. İnan bana, bir noktada biraz korkutucuydu

çünkü seninle büyüdüğüm için biliyordum. Bunları yaşadığını görmek zordu.

Evet. Teşekkürler, daha iyi hissediyorum.

Ah, hepinizi seviyoruz.

-Tamam, hoşça kal tatlım. -“Güle güle” de. “Teşekkürler” de.

[Gomez] Zihin sağlığınla ilgili sıkıntı çektiğinde

en önemli şey, ne yapman gerektiğini bilmek

ve farkına varmaktır.

Bundan utanmıyorum.

Tamamen unuttuğum şeyleri yeniden öğrenmem gerekti.

“Hey, sen kötü bir insan değilsin.

İğrenç bir insan değilsin.

Deli değilsin. Bunların hiçbiri değilsin

ama bununla başa çıkmak zorundasın.

Çok olabilir ama gerçekler bu” dedim.

Ve bipolar ile kendim arasında bir ilişki buldum, bu…

Orada olacak.

Şimdilik onunla arkadaş oldum.

Bugün olduğum kişiye ulaşmak için bunları yaşamam gerekiyordu

ve yaşamaya devam edeceğim

ama gerçekten mutluyum.

Huzurluyum.

Kızgınım.

Üzgünüm.

Kendime güveniyorum.

Şüphe doluyum.

Hâlâ kendimi geliştiriyorum.

Yeterliyim.

Ben Selena’yım.

2020’DE SELENA GOMEZ, GENÇLERE

ZİHİN SAĞLIĞI KAYNAKLARI SUNMAK AMACIYLA

100 MİLYON DOLAR TOPLAMAK İÇİN

RARE IMPACT FUND’I KURDU.

MAYIS 2022’DE SELENA VE RARE IMPACT FUND,

BEYAZ SARAY’LA İŞ BİRLİĞİ İLE ZİHİN SAĞLIĞI ÜZERİNE

İLK GENÇLİK EYLEM FORUMUNA EV SAHİPLİĞİ YAPTI.

SELENA, BAŞKAN’LA BULUŞTU VE ÜLKENİN OKULLARI İÇİN

ZİHİN SAĞLIĞI MÜFREDATININ OLUŞTURULMASI ÜZERİNE KONUŞTU.

ABD’DEYSENİZ VE ACİL DESTEĞE İHTİYACINIZ VARSA

LÜTFEN 988’İ ARAYIN VEYA MESAJ ATIN

VE EĞİTİMLİ DANIŞMANLARA BAĞLANACAKSINIZ.

ABD DIŞINDAYSANIZ YARDIM HATLARININ LİSTESİNİ

GÖRMEK İÇİN APPLE.COM/HERETOHELP ADRESİNİ ZİYARET EDİN.

-[yapımcı] Bizi ağırladığın için sağ ol. -[Gomez] Tabii.

Bu süreç boyunca yaptıklarımın,

size kalbimi açmak olduğunu herkesin anlamasını isterim

ve sözlerimi alıp kayda dökmenizi izleyeceğim.

Bunu daha önce hiç yapmadım. Ya siz?

-Hayır, ben… Evet. -Günlük yazıları?

-Hayır, çok kişisel. -[yapımcı 2] Tabii.

[yapımcı 1] Günlük yazılarını mahvetmedik.

-[kahkaha atarlar] -Hayır.

Alt yazı çevirmeni: İrem Özarslan